Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4067 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2372 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :Asliye Hukuk MahkemesiDavalılar :1-... Sıhhi Tesisat Ltd. Şti. 2- ...Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili ile davalı .... Şti. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R -Dava, eser sözleşmesinin eksik ve ayıplı ifa edilmesi nedeniyle, alacak ve bu ilişkiden dolayı verilen bononun bedelsiz olduğu iddiasıyla menfi tespit istemlerine ilişkin olup, mahkemenin; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, dair kararı davacı ve davalı .... Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı dava dilekçesinde davalılar ile arasında kalorifer tesisatı döşenmesi konusunda eser sözleşmesi olduğunu işin eksik ve ayıplı ifa edildiğini, eksik işleri başkasına yaptırdığını, kusurlu ifa nedeniyle zarara uğradığını belirterek 30.12.2012 vade tarihli 4.000,00 TL bedelli bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiş, daha sonra bu bono nedeniyle ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyasına ödeme yapmak zorunda kaldıklarını ve menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğünü belirterek ödenen 5.012,93 TL'nin ödeme tarihinden itibaren ticari reeskont faiziyle tahsilini istemiş, ıslah dilekçesiyle de bilirkişi raporunda kira kaybı olarak hesaplanan 9.900,00 TL'nin dava tarihinden itibaren ticari faiziyle tahsilini talep etmiş, Davalı ... davaya cevap vermemiş diğer davalı ise davacı ile aralarında sözleşme ilişkisi bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece bono nedeniyle ödenen 5.012,93 TL'nin ve 6 aylık kira bedeli zararı 9.900,00 TL ile eksik ifa olduğu için başkasına tamamlatılan iş nedeniyle 5.000,00 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı ve davalılardan ... Sıhhi Tesisat Ltd. Şti. tarafından temyiz edilmiştir.Dava sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 sayılı mülgâ BK'nın 355. ve devamı maddelerde düzenlenen ve konusu kalorifer tesisatı döşenmesi işi olan eser sözleşmesine dayalı olarak açılmıştır. Sözleşmeler Hukuku'nun en temel ilkelerinden birisi olan sözleşmelerin nispiliği kuralı gereği sözleşme, kural olarak o sözleşmede taraf olanları bağlar. Bu nedenle, sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davanın tarafları aynı zamanda sözleşmenin taraflarıdır. Yargıtay içtihatları ve öğretide bu durum taraf sıfatı olarak adlandırılmaktadır. Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacılık sıfatı, dava konusu hakkın sahibini; davalılık sıfatı ise, dava konusu hakkın yükümlüsünü ifade eder. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti; davalı sıfatı ise, pasif husumeti karşılayacak şekilde kullanılmaktadır. Dava konusu değer üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise davanın o kişi veya kişilere karşı açılması gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının önemli özelliği, def'i niteliğinde olmayıp itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebilmesi ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile bu hususun mahkemece re'sen nazara alınmasıdır. Davalı .... Şti'nin temyiz itirazları incelendiğinde; davada sözleşme ilişkisine dayanılarak alacak isteminde bulunulduğu, usulen sözleşme ilişkisinin varlığının kanıtlanmadığı, bu nedenle husumet yokluğundan red kararı verilmesi gerekirken diğer davalı ile birlikte sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırı olmuştur.2-Davacının temyizine gelince; Hükümde yer alması gereken hususların neler olduğu Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 297. maddede düzenlenmiş olup maddenin 2. fıkrasına göre; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.Yargılama giderlerine hükmedilmesiyle ilgili HMK'nın 332. maddesine göre yargılama giderlerine mahkemece resen hükmedilir. Yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümü hüküm altında gösterilir.Somut olayda davacı tarafından ticari reeskont faiziyle tahsil talebinde bulunulmuş olmasına rağmen mahkemece uygulanacak faizin türü belirtilmeksizin faiziyle birlikte tahsil kararı verilmiştir. Ayrıca hükmün 6. maddesinde "TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine" şeklinde karar verilmiş olup miktarı gösterilmeyerek yerine ",," yazılmakla yetinilmiştir. Mahkemece hükmedilen faizin niteliği belirtilmeden infazda tereddüt yaratacak biçimde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi yargılama giderlerinin de denetime elverişli biçimde kararda gösterilmemesi doğru olmamıştır.6100 sayılı HMK'da taleple bağlılık ilkesi düzenlenmiş olup 26. maddeye göre hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır. Bu emredici bir hüküm olduğundan mahkemece kendiğinden dikkate alınması gerekir. İlk dava dilekçesinde eksik ve ayıplı ifa nedeniyle verilen zararların tahsilinden söz edilmiş ise de dava değeri olarak gösterilen ve harç yatırılan miktar nedeniyle sadece bonoya ilişkin menfi tespit davası açılmış ve ıslah dilekçesi ile de sadece kira kaybı nedeniyle tazminat istenmiş olup, dava ve ıslah dilekçesi kapsamında eksik işler bedeline ilişkin bir dava bulunmamaktadır. Açılan davada eksik işler bedeli talep edilmediği halde talep aşılarak eksik işler bedelinin de hüküm altına alınması HMK'nın 26. maddeye aykırı olmuştur.Gerekçeli kararda dava tarihinin yanlış gösterilmesi hükmün infazında karışıklığa yol açabileceğinden doğru biçimde gösterilmesi gerekir. Dava 19.12.2012 tarihinde açıldığı halde gerekçeli kararda 25.03.2014 olarak gösterilmesi de doğru olmayıp belirtilen nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalı şirket vekilinin 2. bentte yazılı nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 1. bentte yazılı nedenlerle temyiz eden davalı şirket yararına, 2. bentte yazılı nedenlerle temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden davacı ile davalı .... Şti.'ye geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 28.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.