Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3983 - Karar Yıl 2002 / Esas No : 2307 - Esas Yıl 2002





Mahalli mahkemesinden verilen hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılar Hasan, Ali ve Arifin tüm, davacı ile davalı Aydın'ın ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Davacı ile borçlu Aydın arasında düzenlenen taahhütnamede, yabancı para borcunun aynen ödeneceği ve ayrıca %50 fazlasının da yükümlüden alınacağı hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm cezai şart niteliğinde ise de daha sonra çıkartılan 1.8.1996 gün ve 4160 sayılı Kanunun 2. maddesi ile 657 sayılı Kanuna ek 34. madde de fiilen döviz olarak yapılmış olan her türlü masraflar aynı döviz cinsi ve miktarı üzerinden borçlandırılır hükmü getirilmiş ve böylece sadece asıl alacağın tahsil olunması kabul edilmiştir. Ayrıca misli artırmaya yer verilmemiştir. Bu durumda taahhütname verilmeseydi yasa hükmü uygulanacak olan bu konuda mahkemece BK. 61. maddesi uyarınca %50 oranında artırılarak hükmedilen miktar için cezanın tamamen veya kısmen kaldırılıp kaldıramayacağı bakımından takdir hakkının kullanılması gerekirken hiçbir gerekçe gösterilmeksizin cezai şartın tamamına hükmedilmesi doğru olmamıştır. 3- Yine taahhütnamede sözleşmeye aykırılık halinde yükümlü için sarfedilen miktarın sarf tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsil olunacağı açıklanmıştır. Bu durumda mahkemece 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının (davacının talep ettiği %8'i aşmamak üzere) uygulanarak faiz miktarının tesbiti gerekirken bu husus gözden uzak tutularak yanlış hesaplama ile sonuca varılması da doğru olmamıştır. Öte yandan vekalet ücretinin hesabında karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin dikkate alınmamış olması da doğru bulunmamıştır. Sonuç: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalılar Hasan, Ali ve Arifin tüm davacı ile davalı Aydın'ın sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca hükmün temyiz eden davalı Aydın, 3. bende göre de davacı yararına (BOZULMASINA), bakiye 789.230.000 lira ilam harcının temyiz eden davalı Hasan, Ali ve Ariften alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 19.9.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.