Mahalli mahkemesinden verilen hükmün temyizen tetkiki davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Taraflar arasındaki sözleşmenin 8. maddesinde aynen, "Bu sözleşmeye aykırı davranan taraf diğer tarafın uğradığı zararın tamamını tazmin ile yükümlü olduğu gibi bu zarar tutarında cezai şartı karşı tarafa ödeyecektir." hükmü yer almıştır. Görülüyor ki taraflar BK.159/son md. hükmünün aksini kararlaştırmışlardır. Bir başka anlatımla BK.159/son md. hilafına zarara uğrayanın hem zararını, hem de zarar tutarı kadar ceza-i şartı, yani ikisini birarada isteyebileceğinin kabulü zorunludur. Ne var ki, davalı yapı kooperatifi olup tacir sıfatı bulunmamaktadır (15. HD. 11.3.1996 gün ve 1996/1048 E-1263 K., YHGK, 7.2.1996 gün ve 1995/956 Esas-1995/45 sayılı kararları). Bu durumda BK.161/son. maddesi uyarınca cezanın tenkisinin gerekip gerekmediğinin mahkemece takdir ve sonuçlandırılması gerekir. Mahkemenin bu hususlar üzerinde durmadan ceza-i şart isteminin tümüyle reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. Sonu ç: Yukarıda (1.) bendde yazılı nedenle davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2.) bendde yazılı nedenlerle hükmün davacılar yararına (BOZULMASINA), ödedikleri temyiz peşin harcının istekleri halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 16.9.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.