Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3703 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4404 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi :Asliye Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R -Dava, davacı iş sahibi ile davalı yüklenici arasında imzalanan eser sözleşmesinin ifası sırasında yüklenicinin çalıştırdığı dava dışı işçiye işçilik alacaklarını ödememesi üzerine dava dışı işçinin müteselsil sorumlu olan davacı iş sahibi aleyhine açtığı davada hükmedilip iş sahibince ödenen alacağın rücuen tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı iş sahibi vekilince temyiz edilmiştir.Taraflar arasında 12.04.2010 tarihinde hazır yemek hizmeti konusunda eser sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmede davalı yüklenicinin çalıştırdığı işçilerin ücret ve işçilik alacaklarına ilişkin kimin sorumlu olduğuna dair hüküm bulunmamakla birlikte sözleşme eki Hizmet İşleri Genel Şartnamesi'nin 6. maddesinin 1. fıkrasında yüklenicinin işçilik, malzeme, tesis, ekipman vb. temin edeceği, aynı maddesinin son fıkrasında yüklenicinin bu şartnamede öngörülen yükümlülük ve yasakları ihlal ederek idareye veya 3. kişilere verdiği zarardan bizzat sorumlu olacağı kararlaştırılmıştır.Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 146. maddesinde aksi kararlaştırılmadığı ve borcun mahiyetinden anlaşılmadıkça müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan ödemeden birbirine eşit birer hisseyi üzerine almaya mecburdur. Hissesinden fazla ödemede bulunan, fazla ile diğerlerine rücu hakkına haizdir hükmü mevuttur. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren ve dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 167. maddesinde “aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar” şeklinde düzenleme yapılmış ve aynı maddenin II. fıkrasında kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı olduğu belirtilmiştir.Dava dışı, işçi .. davacının işçisi olmayıp davalı yüklenicinin iş yeri siciline kayıtlı işçisidir ve davalı yüklenici son işveren olup davacının müteselsil sorumluluğu İş Kanunu'nun 36.maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmaktadır. Sözleşme eki Hizmet İşleri Genel Şartnamesi'nin 6. maddesine göre işçilik yükleniciye ait olup bu genel şartnamede öngörülen yükümlülük ve yasakları ihlâl ederek oluşacak zararlardan yüklenicinin sorumlu olacağının belirtilmiş olmasına göre aksi kararlaştırıldığı gibi yüklenicinin işçisinin işçilik alacaklarından yüklenicinin sorumlu olacağının davalı yüklenici sözleşme eki Hizmet İşleri Genel Şartnamesi'nin 6. maddesi gereğince işleri gerekli özen ve ihtimamı göstererek planlayacağı ve projelendirerek yüreteceği, tamamlayacağı ve işlerde olabilecek kusurları sözleşme hükümlerine uygun olarak gidermek zorunda olduğu ve davacı iş sahibi tarafından davalı yükleniciye verilecek sözleşmede kararlaştırılan iş bedeli içerisinde yüklenicinin kullanacağı malzeme, tesis, işçilik ücretleri, ekipman masrafları, kâr payı ve vb. dahil olduğundan hukuki ilişkinin niteliği gereği çalıştırdığı işçinin ücreti ile işçilik alacaklarının tamamından yüklenicinin sorumlu olduğunun kabulü zorunludur. Mahkeme kararının gerekçesinde sözü edilen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 169/IV. maddesi müteselsil alacaklılıkla ilgili olduğundan somut uyuşmazlıkta uygulama yeri bulunmamaktadır.Bu durumda mahkemece davalı yüklenici kendi işçisinin işçilik alacaklarının tamamından sorumlu olduğu ve yasal sorumluluğu nedeniyle ödemek zorunda kalan davacı iş sahibinin davalı yükleniciden ödediği miktarı rücu etmekte haklı olduğundan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozulması uygun görülmüştür.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 27.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.