Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 364 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 8010 - Esas Yıl 2005





Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, İİK.nun 277 vd. maddelerine göre açılan tasarrufun iptâli davasıdır. Davalı borçlu sevk ve yönetimindeki .. . .... plakalı araçla 19.2.1998 günü davacıların murisine çarparak ölümüne neden olmuş, bu nedenle Edirne Asliye 2. Hukuk Mahkemesinde açılan dava sonucu maddi ve manevi tazminata hükmedilmiştir. Mahkeme kararına istinaden alacaklılar tarafından Edirne 2. İcra Müdürlüğünün 2002/7089 sayılı dosyası ile borçlu hakkında icra takibi yapılmış, takip sırasında 10.12.2002 ve 8.5.2003 tarihlerinde borçlu adresinde yapılan hacizler sırasında borçlunun haczi kabil malı bulunamamıştır. Haciz zabıtları İİK.nun 105/II. Maddesine uygun geçici aciz vesikası niteliğindedir. Davalı borçlu kaza tarihi olan 19.2.1998 tarihinden hemen sonra maliki olduğu, kazaya karışan 22 T 0071 plakalı aracı 2.3.1998 tarihinde amcası olan davalı ..... ......'a trafikte devretmiştir. Borçlu tarafından yapılan bu tasarrufun iptâli için açılan dava sonucu mahkemece İİK.nun 278/2. maddesine göre icra takibi ile aracın devir tarihi arasında 2 yıldan fazla süre geçmiş olması nedeniyle dava reddedilmiştir İİK.nun 278. maddesi ivazsız tasarrufların, 279. maddesi aciz halinde iken yapılan tasarrufların, 280. maddesi ise zarar verme kasdından dolayı yapılan hileli tasarrufların iptâlini düzenlemiştir. Borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tasarruflar, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin (karinelerin) bulunduğu hallerde iptâl edilebilir (Madde 280/1). Sözü edilen maddenin ikinci fıkrasında borçlunun yakın hısımları aleyhine bir karine konulmuş olup maddede sayılan derecede yakınlığı bulunanların borçlunun alacaklılarına zarar verme kasdını bildiği farzolunur. Somut olayda davalı üçüncü kişi borçlunun amcası olup yasal karinenin aksini kanıtlayamadığından ve tasarruf tarihi ile takip tarihi arasında 280/1. maddede öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süre de gerçekleşmediğinden diğer iptâl koşullarının da gerçekleşmiş olması nedeniyle davanın kabulü ve davaya konu tasarrufun iptâline karar verilmesi gerekirken uygulanacak yasa maddesinin tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 31.1.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.