Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3443 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3845 - Esas Yıl 2012





Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R -Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili amacıyla girişilen icra takibine vâki itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulü ile 2.391,39 TL asıl alacak yönünden takibin devamına, kabul edilen asıl alacağın %40'ı oranında icra inkâr tazminatının davalıdan ve reddedilen miktar üzerinden %40 oranında kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu, davalı tarafından davacı aleyhine keşide edilen 13.12.2007 tarih ve 408748 nolu, 7.610,94 TL bedelli fatura, fiyat farkı faturası olup, “580552 nolu fatura fiyat farkı” açıklaması ile düzenlenmiştir. Davalı vekili taraflar arasında fiyat farkı uygulaması olduğu iddiasına dayanak olarak, 04.10.2007 tarihli “Fason Sözleşmesi” başlıklı 3 adet sözleşme örneğini ve daha önce yine davalı tarafından düzenlenmiş olup, davacı defterine kaydedilen 10.03.2008 tarih ve 409647 nolu, 200,19 TL bedelli “580625 nolu fatura fiyat farkı hizmet bedeli” açıklamalı faturayı sunmuştur. Davalı vekilinin sunmuş olduğu sözleşme örneklerinde davalı şirkete ait imza ve kaşe bulunmamaktadır. Davacı vekilinin bu sözleşmelerin taraflar arasında uygulanagelen ve kabullerinde olan sözleşmeler olduğuna dair bir kabulü olmadığı gibi aksine fiyat farkı faturasının dayanağı herhangi bir sözleşme bulunmadığını, taraflar arasında fiyat farkı uygulaması yönünde bir teamülün de oluşmadığını beyan etmiştir.Buna göre, mahkemenin kabulünün aksine, taraflar arasında, davacının kabulünde olan ve imzasını taşıyan yazılı bir sözleşme bulunmadığı gibi davalı tarafından davacı aleyhine keşide edilen davacı defterlerinde kayıtlı bir adet fiyat farkı faturası dışında böyle bir uygulamanın teamül haline geldiğine ilişkin bir delil de bulunmamaktadır. Bu durumda, yazılı sözleşmeye dayanmayan, teamül haline de gelmeyen uygulama muvacehesinde düzenlenen fiyat farkı faturası nedeniyle bilirkişi görüşü ile bağlı kalınarak iş bedelinden mahsup yapılmış olması doğru değildir.Kabule göre de; İcra ve İflas Kanunu'nun 67/II. maddesi uyarınca, davacının icra takibi yapmakta kötüniyetli olduğu da usulen ispat edilemediğinden reddedilen alacak miktarı yönünden davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 127,80 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 28.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.