Mahkemesi :Ankara 4. Asliye Hukuk HakimliğiTarihi :17.04.2014Numarası :2012/681-2014/94Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R -Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili için yürütülen icra takibine vâki itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın kısmen kabulüne dair kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Sözleşmelerin nispiliği ilkesi gereği sözleşme, kural olarak o sözleşmede taraf olanları bağlar. Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davanın tarafları da sözleşmenin taraflarıdır. Yargıtay içtihatlarında ve öğretide bu durum taraf sıfatı olarak adlandırılmaktadır.Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise, def'i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re'sen nazara alınmasıdır.Bu anlatımlar ışığında somut olaya geldiğimizde: davacı yüklenici, davalının sahibi olduğu S..C.. Bar isimli işyerinin tamir ve tadilatının yapılması konusunda anlaştıklarını, işi tamamlamasına karşın iş bedelinin ödenmediğini, tahsili için yürütmüş olduğu icra takibine de itiraz edildiğini iddia ederek itirazın iptâli ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir. Davalı ise, davacı ile akdî ilişkisinin olmadığını savunmuştur. Davacı tarafından ibraz edilen "Satış Sözleşmesi" başlıklı tarihsiz sözleşmenin davacı ile dava dışı A..A.. arasında imzalandığı, her ne kadar sözleşmenin sipariş veren kısmında farklı bir kalemle davalının ismi de yazılmışsa da, davalının bu sözleşmeyi imzalamadığı anlaşılmaktadır. Şu halde davacı, davalı ile aralarında bulunduğunu iddia ettiği akdî ilişkiyi işin miktarına göre yasal delillerle kanıtlayamamıştır. Bu nedenle açılan bu davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekir iken kabulü yolunda hüküm kurulması doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 17.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.