Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3427 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6109 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Trabzon Asliye Ticaret MahkemesiTarihi :22.05.2014Numarası :2013/163-2014/183Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R -Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yürütülen icra takibine itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemenin davanın kısmen kabulüne dair kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;2-Uyuşmazlık, icra takibine konu 25.10.2009 tarih 16.520,00 TL bedelli ve 25.12.2009 tarih 124.029,80 TL bedelli iki adet faturadan kaynaklanmaktadır. Davalı yüklenici, davacı alt yüklenici tarafından takibe konulan 25.10.2009 tarih 16.250,00 TL tutarındaki faturanın kapalı fatura olduğunu, bu faturaya konu iş bedelinin nakit olarak ödendiğini, diğer faturaya konu iş bedelinin ise 114.000,00 TL'sinin nakit ve çekle ödendiğini savunmuştur. Dosya içerisinde fotokopisi bulunan ve icra takibine konu edilen 25.10.2009 gün, .. sıra no ve 16.250,00 TL bedelli faturanın kapalı olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar Türk Ticaret Kanunu ve Vergi Usul Kanunu'nda açık-kapalı fatura kavramlarına yer verilmemiş ise de, ticari örf ve adet ile yerleşik Yargıtay içtihatlarında kapalı faturanın ödemeye karine teşkil ettiği kabul edilmektedir. Bu karine sebebiyle ispat yükü yer değiştirmiş olacağından, aksini iddia eden davacı, alacağının ödenmediğini kanıtlamak zorundadır. Davacı alt yüklenici, bu şekilde ispat yükü yer değiştirerek kendisine geçmesine rağmen ödemenin yapılmadığını yasal delillerle kanıtlayamamıştır. Bu durumda icra takibine konu 16.250,00 TL tutarındaki faturanın tamamının ödendiğinin kabulü gerekir. Takibe konu diğer 124.029,80 TL tutarındaki fatura tutarından ise 114.000,00 TL'sinin ödendiği ispatlanmıştır. Şu halde mahkemece, 25.12.2009 gün 124.029,80 TL tutarındaki fatura bedelinden ödendiği ispatlanan 114.000,00 TL mahsup edilerek kalan 10.029,80 TL asıl alacak üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken takibe konu asıl alacağın tamamı üzerinden itirazın iptâli ile takibin devamına karar verilmesi doğru olmamıştır.Kabule göre de;3-İcra takibinde 26.549,80 TL asıl alacak ve 11.755,48 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 38.305,28 TL alacağın tahsili istenmiş, itiraz üzerine alacağın tamamı yönünden takip durmuştur. Dava dilekçesinde dava değeri 26.549,80 TL olarak gösterilmiş ve harç da bu miktar üzerinden yatırılmıştır. Bu durumda itirazın iptâli davasının yalnızca takip talebindeki asıl alacak yönünden açıldığının kabulü zorunludur. Takip talebindeki birikmiş faiz alacağı yönünden usulen açılmış bir dava bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece, sadece davada harcı yatırılmak suretiyle talep edilen asıl alacak miktarı üzerinden itirazın iptâli ile takibin devamına karar vermek gerekirken HMK'nın 26. maddesine aykırı olarak talep aşılmak suretiyle hüküm altına alınan alacak için 16.01.2012 tarihinden takip tarihine kadar hesaplanacak reeskont faizinin de hüküm altına alınması doğru değildir.Öte yandan, davacı alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için davalının icra takibine itirazında haksız ve alacağın likid olması gerekmektedir. Oysa, icra takibine konu alacağın bir kısmını oluşturan 25.10.2009 gün ve 16.250,00 TL tutarındaki fatura kapalı olduğundan davalının icra takibine itirazında haksız olduğundan sözedilemez. Bu sebeple davacının icra inkâr tazminatı isteminin de reddine karar vermek gerekirken kabulü yolunda hüküm kurulması da doğru olmamıştır.Mahkemece yapılacak iş, yukarıda açıklandığı üzere 10.029,80 TL asıl alacak üzerinden davalının takibe karşı yapmış olduğu itirazın iptâliyle, takibin bu miktar üzerinden devamına, icra inkâr tazminatı isteminin ise reddine karar vermek olmalıdır.Açıklanan nedenlerle mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bent uyarınca diğer temyiz itirazlarının kabulüyle kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 17.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.