Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3341 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6224 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Düziçi Asliye Hukuk HakimliğiTarihi :17.04.2014Numarası :2011/431-2014/207Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R -Davacı, davalı ile yapılan 09.06.2011 tarihli sözleşme kapsamında yapılması kararlaştırılan işin davalı tarafından yerine getirilmediğini ancak davalının haksız olarak icra takibi yaparak alacağın tahsilini talep ettiğini, yapılan haksız takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı ise 09.06.2011 tarihli sözleşme kapsamında yapılan işler nedeniyle alacaklı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece menfi tespit isteminin kabulü ile manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Her ne kadar mahkemece davacı yararına 2.000,00 TL manevi giderime hükmedilmiş ise de, verilen karar usul, yasaya ve yönteme uygun olmamıştır. Şöyle ki; mal varlığına yönelen bir eylem 818 sayılı Borçlar Yasası'nın 49. maddesi anlamında kişisel hakları ihlal eden bir eylem niteliğinde değildir. Borçlar Yasası'nın 49. maddesi uyarınca kişisel hakları zarara uğrayan kimse manevi giderim isteyebilir. Böyle bir kimseye bir miktar para ödenmesi ruhsal acılarını kısmen de olsa giderme amacını güder. MK'nın 24. maddesinde de belirtilen esas kurala göre kişisel çıkarları, haksız tecavüze uğrayan kimse ancak, Yasanın gösterdiği hallerde, manevi giderim isteyebilir. Borçlar Yasası'nın 49. maddesi de Medeni Yasa'nın 24. maddesini doğrulamaktadır. Kişisel hakların zarar görmesi sözleri ile kişinin kişiliğe ilişkin olan hakları, diğer bir deyimle, kişisel varlığı amaçlanmıştır. Kişisel haklar kişinin kendi hür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlar. Bu hak insanın doğumu ile kazanılan ve kişiliğe bağlı olan bir haktır. Hayat, beden ve ruh tamlığı, vicdan, din, düşünce ve ekonomik çalışma özgürlüğü, şeref, haysiyet ve itibar, ün, ad, sır ve resim hep kişisel varlıklardır. Şu halde Borçlar Yasası'nın 49. maddesi hükmü gereğince manevi giderime hükmedilebilmesi ve kişisel yararların helaldar olması ön şart olarak aranmaktadır ve bu hüküm mal varlığına ilişkin zarar halini kapsamamaktadır. Gerçi mal varlığına yönelen bir eylem az veya çok kişiyi manevi bir üzüntüye düşürebilir ancak böyle bir üzüntü BK'nın 49., MK'nın 24. maddelerinde korunan kişisel hakların ihlalinden doğan bir eylem niteliğinde değildir. O halde somut olayda davacı yararına manevi giderim tayini için gerekli yasal koşullar oluşmamıştır. Tüm bu yönler gözetilerek davacının manevi giderim isteminin reddine karar vermek gerekirken istemin kısmen kabulü yönünde hüküm kurulması doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 15.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.