Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3302 - Karar Yıl 2003 / Esas No : 2551 - Esas Yıl 2003





Mahalli mahkemesinden verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalıya bir adet portmanto ve mutfak dolabı imal edip teslim ettiği halde bedeli olan 600.000.000 liradan 300.000.000 liranın ödenmediğini yapılan icra takibine de itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptalini ve %40'dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı savunmasında, davacıyla mutfak dolabı ve portmanto yapımı konusunda 600.000.000. TL'ye anlaştıklarını, 300.000.000. TL kapora verdiğini, geri kalan 300.000.000. TL'yi de işin tesliminde davacıya ödediğini, ödemeye ilişkin herhangi bir belge olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece yapılan işin davalıya teslim edilmiş olmasının BK. m. 364 uyarınca iş sahibi olan davalının borcunu ödediğine karine teşkil edeceği, aksini ispatın davacıya düştüğü, davacı tarafın işin teslim edilmesine rağmen davalıdan 300.000.000. TL alacaklı olduğunu ispat etmesi gerektiği, bu konuda davacı tarafından teklif edilen yeminin davalı iş sahibi tarafından eda edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Eser sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda, işin yapılıp teslim edildiğini kanıtlamak yükleniciye ve iş bedelinin ödendiğini ispatlamak da işsahibine aittir. Somut olayda, işin yüklenici tarafından yapılıp işi sahibine testim edildiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık iş bedelinden 300.000.000. TL'lik kısmın ödenip ödenmediği hususunda toplanmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, BK. 364. maddede yer alan hüküm, eser bedelinin istenebilirliği (muacceliyeti) ile ilgilidir. Maddenin ilk fıkrasında "işin parası, teslim zamanında ödenir" deyiminden amaç, taraflarca aksi kararlaştırılmış olmadıkça yüklenicinin kural olarak teslimden önce iş bedelinin ödenmesini isteyemeyeceğini, iş sahibinin de eserin tesliminden sonra ödemelerini geciktiremeyeceğini belirtmektir. Diğer bir deyimle aksine anlaşma yoksa eser teslim edilmelidir ki, yüklenicinin bedel isteme hakkı doğmuş olsun. Yoksa anılan madde hükmü, eserin teslim edilmesi durumunda bedelinin de ödendiğinin kabulü gerektiği yolunda bir varsayımı (karineyi) içermemektedir. Nitekim 364. maddenin kenar başlığı "ücretin muacceliyeti" şeklinde olup, maddede yalnız ödeme zamanı düzenlenmiştir.Öte yandan, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın istenebilirlik (muacceliyet) kazanması ile bunun ödenmesi durumunu birbirleriyle karıştırmamak gerekir. Yukarıda açıklandığı üzere eser bedelinin ödenebilirliği BK. 364. madde hükmü doğrultusunda saptanmalı, ödemenin yapıldığının kanıtlanması ise MK. 6. maddesinde düzenlenen genel ispat kurallarına göre çözümlenmelidir. Bilindiği gibi anılan maddede, yasa aksini emretmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispatla yükümlü tutulmuştur. Bu durumda, davalı iş sahibi, iş bedelinden kalan 300.000.000. TL'yi davacı yükleniciye ödediğini yasal delillerle kanıtlamalıdır.Somut olayda davalı iş sahibi ödeme hususunda elinde bir belge olmadığını belirtmiş, ödemeye ilişkin tanık dinleteceğini ileri sürmüşse de mahkemece isabetli olarak davacı yüklenicinin, tanık dinlenmesine muvafakati olmadığı belirtilerek HUMK. 288. madde hükmü uyarınca davalı iş sahibinin istemi reddedilmiştir. Davalı yemin deliline de dayanmamıştır.İspat külfeti kendisinde bulunmayan tarafın mahkemece veya kendiliğinden karşı tarafa yemin teklif etmesi kendisi açısından bağlayıcı olmayıp geçersiz bir işlemdir. (HGK 30.10.1991 gün E. 1991/11-384 K.1991/543 sayılı kararı)O halde yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek ödeme ispat edilemediğinden icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın asıl alacak yönünden iptaline, işlemiş faiz isteminin reddine karar vermek suretiyle davanın sonuçlandırılması gerekirken mahkemenin muaccel olduğu anda ücretin ödenmiş olduğu varsayımından hareketle ispat yükünü ters çevirip davayı reddetmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.Sonuç : Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün temyiz eden davacı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 18.6.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.