Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2771 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6099 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi :Asliye Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R -Dava, eser sözleşmesinin haksız olarak feshi nedeniyle uğranılan kar kaybının ve menfi zararın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemenin davanın kısmen kabulüne dair kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2-Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarına gelince;Davacı yüklenici vekili, davalı ile aralarında akdedilen sözleşmenin haksız olarak davalı iş sahibince feshedildiğini ileri sürerek, yapılan bu haksız fesih nedeniyle uğradığı 681.032,00 TL kâr kaybının davalıdan tahsilini istemiştir. Hükme esas alınan ikinci bilirkişi kurulu raporunda, davacının sözleşmedeki tüm iş bedeli üzerinden %5 oranında net kâr elde edebileceği belirtilerek bu orana karşılık gelen miktar saptanmış, daha sonra davacının boşta kaldığı dönemde bulabileceği ikinci işten sağlayabileceği net kar oranınında %5 olabileceği belirtilerek, asıl işten elde edebileceği net kardan, boşta kalan sürede elde edebileceği net kar mahsup edilerek sonuçda davacının kâr kaybının 173.327,50 TL olacağı saptanmış, belirlenen bu miktara fesih tarihinden dava tarihine kadar işleyen yasal faiz de hesap edilerek davacının toplam alacağı 189.186,97 TL olarak belirlenmiştir. Mahkemece toplanan delillerin değerlendirilmesi sonucu davalı iş sahibinin sözleşmeyi haksız olarak fesih ettiği anlaşılmış olup, mahkemenin; bu yöndeki tespitinde bir isabetsizlik yoktur. Dairemizin yerleşik içtihat ve uygulamalarına göre eser sözleşmesinin karşı tarafın kusuru ile feshi halinde kâr kaybının hesabında sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 356. maddesinin yollamasıyla aynı Yasa’nın 325. maddesi hükmünde öngörülen yöntemin uygulanması gerekir. Sözü edilen bu yöntem “kesinti yöntemi”dir. Kesinti yöntemine göre davacı yüklenicinin yapılmayan sözleşme konusu işlerden ötürü mahrum kaldığı kârın hesaplanabilmesi için; yapılmayan işin sözleşmesinin feshi tarihindeki bedeli saptandıktan sonra, bu bedelden yüklenicinin işi tamamlamaması nedeniyle tasarruf ettiği malzeme ve işçilik bedelleri ile genel giderleri, bu süre içinde başka bir iş bulup çalışmışsa elde ettiği kâr, başka bir iş bulmaktan kasten kaçınmışsa elde etmekten kaçındığı kâr tespit ettirilip, yapılmayan iş bedelinden çıkarmak suretiyle bulunan miktarın kâr kaybı olduğunun kabulüyle davalı yüklenici şirketten tahsiline karar vermek gerekir.Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda kâr kaybı hesabı yapmayan bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.Öte yandan, davalı iş sahibi dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediğinden ve borcun ödeneceği tarih kesin vade ile belirlenmediğinden mahkemece, bilirkişi kurulunca hesap edilen fesih tarihinden dava tarihine kadar işlemiş faizin de hüküm altına alınması doğru değildir.Bu durum karşısında mahkemece, ikinci bilirkişi kurulundan alınacak ek raporla az yukarıda sözü edilen kesinti yöntemi uyarınca davacının hak ettiği kâr kaybı hesap ettirilip, bu şekilde belirlenen alacağın dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmelidir.Açıklanan bu sebeplerle mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan sebeplerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca diğer temyiz itirazlarının kabulüyle kararın BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 16.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.