Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2766 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 5416 - Esas Yıl 2006





Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili avukat Hatice ile davalılar Ali vs. vekili avukat Cihangir geldi. Davalılar İhsan vs. vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü: Dava, 6183 sayılı Kanunun 24 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptâli istemi ile açılmış, mahkemece davalılar hakkında usulen takip yapılmadığından ve dava şartı oluşmadığından dolayı davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi, 6183 sayılı Kanuna 4108 sayılı Kanunun 11. maddesi ile eklenen mükerrer madde 35'e göre tüzel kişilerden tahsil edilemeyen amme alacaklarının kanunî temsilcilerinden tahsili gerekmektedir. Dava konusu olayda vergi borcu davalıların ortağı bulunduğu anonim şirkete ait olup bu borcun ödenmemesi sebebiyle kanunî temsilcilerin sorumluluğu ortaya çıkmaktadır. Ancak mahkemece de belirtildiği gibi her şeyden önce sorumlu kişiler hakkında 6183 sayılı Kanundaki takip usulüne göre hareket edilerek ödeme emri çıkartılmalı, ödeme emrine itiraz edilmemesi halinde şirketin yetkili kişileri hakkındaki takibin kesinleşmesi ile haklarında tasarrufun iptâli davası açılmalıdır. Bu konuda davalılar hakkında ödeme emri çıkartıldığı anlaşılmakta ise de takibin kesinleşip kesinleşmediği belirlenmemiştir. Bu nedenle mahkemece takip konusu evrakın celbedilmesi, davalılar hakkındaki takip kesinleşmiş ise iptâl davasının esasına girilerek sonuçlandırılması, aksi takdirde takibin kesinleşmesi beklenerek ve ödeme emrinin iptâli için dava açıldığı takdirde davanın sonucu da gözetilerek bir karar verilmelidir. Öte yandan dava şartından dolayı reddedilen davada Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7. maddesi uyarınca maktu vekalet ücreti takdiri yerine nispî tarifeden hesaplanan vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamıştır. Karar belirtilen nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün temyiz eden davacı hazine yararına BOZULMASINA, 500,00 YTL duruşma vekillik ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 26.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.