Mahkemesi :İstanbul Anadolu 26. Asliye Hukuk Hakimliği Tarihi :23.01.2014Numarası :2013/72-2014/18Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R -Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinden doğan alacağın tahsili amacıyla yürütülen icra takibine itirazın iptâli davasıdır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı vekili; davacı müvekkili şirket ile davalı arasında davalının ikamet ettiği dairenin bulunduğu apartman yönetimi ile dış cephe yalıtımının yapılması konusunda sözleşme imzalandığını, davalının isteği ile konutuna fazladan işler yapılıp faturaya eklendiğini ancak bu bedelin 2.500,00 TL'sinin ödendiğini, kalan kısmın ödenmediğini, bu bedelin davalı tarafından ödenmemesi üzerine bu bedelinin tahsili amacıyla İstanbul Anadolu 9. İcra Müdürlüğü'nün 2013/9857 Esas sayılı icra dosyası ile takibe geçtiğini, davalı borçlunun haksız ve yersiz şekilde takibe itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptâlini ve % 20 'den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiş, davalı iş sahibi vekili ise, davacı taraf ile sözleşme imzalamadığını, imzalanan sözleşmede kendi imzasının bulunmadığını, 2.500,00 TL için sözlü anlaşma yapıldığını ve bu bedeli ödediğini savunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.İstanbul Anadolu 9. İcra Müdürlüğü'nün 2013/9857 Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davacı tarafından borçlu davalı aleyhine 6.549,00 TL asıl alacak üzerinden ilâmsız takip yapıldığı, ödeme emrinin borçluya 20.05.2013 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ve borçlu davalının 27.05.2013 tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu ve 1 yıllık yasal süresi içerisinde itirazın iptâli davasının açıldığı anlaşılmıştır. İtirazın iptâli davaları, takip dosyası üzerinden yürütülen ve takibe bağlı olarak değerlendirilmesi gereken davalardır. Alacaklının takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlı olması asıldır. Somut olaya gelince; itirazın iptâline konu takibin dayanağı 18.02.2013 tarihli faturadan oluşmaktadır. Borçlu davalı 27.05.2013 tarihli takibe itiraz ve 04.09.2013 tarihli cevap dilekçelerinde davacı ile sözlü anlaşma yaptığını ve bu sözleşmeden kaynaklanan 2.500,00 TL borcunu iki parça halinde ödediğini savunmaktadır. Bu savunmaya göre taraflar arasında akdî ilişkinin kurulduğunun kabulü zorunludur. Akdî ilişkinin varlığı kabul edilmekle birlikte iş bedelinin taraflar arasında çekişmeli olduğu anlaşılmaktadır.O halde mahkemece yapılması gereken iş; 6100 sayılı HMK'nın 266 ve devamı maddelerine uygun şekilde oluşturulacak teknik bilirkişi ile mahallinde keşif ve inceleme yapılmak suretiyle davacı yüklenici tarafından yapılan işin bedelinin mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 366. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 481.) maddesine göre hesaplatmak, taraflar arasında ödendiği ihtilafsız olan 2.500,00 TL ödemeyi iş bedelinden düşmek ve sonucuna göre karar vermek, bu arada alacak likid olamayacağından davalı borçlunun takibe itirazında haksız sayılması mümkün bulunmadığından icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar vermekten ibaret olmalıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 13.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.