Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2313 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3620 - Esas Yıl 2015
Mahkemesi :Asliye Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R - Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup eksik ve ayıplı işler bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2-Davalı yüklenici, davacı tarafa ait yazlık evin tadilât ve onarım işinin yapımını üstlenmiştir. Taraflar arasında 05.04.2008 tarihinde düzenlenen "Yapılacak İşler" başlıklı sözleşme uyuşmazlık konusu değildir. Bu sözleşmede iş bedeli götürü usulde 38.000,00 TL olarak kararlaştırılmıştır.Davada, davacı iş sahibi, davalı yüklenicinin işi eksik ve ayıplı olarak yaptığını, Sulh Hukuk Mahkemesi'nin değşik iş dosyası üzerinden yaptırdığı tesbit sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda eksik ve ayıplı işlerin tamamlanabilmesi için 27.600,00 TL masraf gerekeceğinin belirlendiğini belirterek, 27.600,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece dava kabul edilerek 27.600,00 TL eksik ve ayıplı işler bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Dosya kapsamından davacı i?? sahibinin yükleniciye 30.350,00 TL ödediği anlaşılmakta olup, 38.000,00 TL olan götürü iş bedelinden 7.650,00 TL'si yükleniciye ödenmemiştir. İş sahibinin eksik iş bedelini isteyebilmesi için eserin bedelinin tamamen ödemesi gerekir. Bu durumda iş bedelinden yükleniciye ödenmeyen 7.650,00 TL'nin, eksik ve ayıplı işler tutarı 27.600,00 TL'den mahsup edilerek kalan 19.950,00 TL'nin hüküm altına alınması gerekirken, mahsup işlemi yapılmadan hüküm kurulması doğru olmamıştır.Öte yandan, mahkemece hüküm altına alınan 27.600,00 TL alacağa tesbit bilirkişi raporunun davalıya tebliğ edildiği 18.08.2009 tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmiştir. Tesbit bilirkişi raporunun karşı tarafa tebliği HMK'nın 403. maddesi hükmü gereğinden olup, borcun ödenmesi için ihtar yerine geçmez. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 101/I. maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Davadan önce böyle bir ihtarın varlığı da kanıtlanmadığına göre davalının ancak dava açılmasıyla temerrüde düştüğünün dolayısıyla faizin de bu tarihten başlatılacağının kabulü zorunludur. O halde faizin 02.05.2014 olan dava tarihi yerine 18.08.2009 tarihinden başlatılması da doğru olmamıştır.Kararın açıklanan nedenlerle bozulması uygun bulunmuştur.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 14.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.