Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2151 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 6271 - Esas Yıl 2008





Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: Dava, 24.11.1998 tarihli sözleşme uyarınca davalı tarafından üstlenilen inşaatın süresinde teslim edilmemesi nedeniyle alacak istemiyle açılmış, mahkemece sözleşmenin noterde düzenleme biçiminde yapılmadığı ve geçerli olmadığı görüşüyle davanın reddine dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca imalât ve inşaat işleri yaptırılma yöntemini belirlemek, genel kurulun devredemeyeceği yetkileri arasında bulunmaktadır. Diğer yandan tapuda pay devrini içeren sözleşmelerin geçerliliği ise BK’nın 213, TMK’nın 706, NK’nın 60 ve TK’nın 26. maddeleri uyarınca resmî şekilde yani noterde düzenleme biçiminde yapılmasına bağlıdır. Dava konusu olayda yetkisiz kişi tarafından imzalandığı ve geçersiz olduğu ileri sürülen sözleşme adî yazılı şekilde imzalanmış olduğundan mahkemece de kabul edildiği gibi kural olarak tarafları bağlamaz ise de, bu sözleşmeye dayanılarak 1998 yılında başlayan inşaat dava tarihine kadar 9 yıl süreyle ihtilâfsız bir şekilde sürdürülmüş ve %90 seviyelerine kadar getirildiği savunulmuştur. Bunun dışında yanlar arasında teati olan yazışmalarda sözleşmeye bağlı kalınmış, davacı arsa sahibine verilmesi gereken bağımsız bölümler belirlenmiş, özellikle 22.02.2003 tarihli genel kurulda olduğu gibi, 24.11.1998 tarihli sözleşme uyarınca işin yürütüldüğü ve bundan sonra da bu sözleşmeye bağlı kalınacağına dair kararlar alınmıştır. Bu kadar uzun süre geçtikten ve sözleşme genel kurulca benimsendikten sonra akdin geçersizliğinin ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanılması olup TMK’nın 2. maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralları ile bağdaşmaz. Bu durumda mahkemece sözleşmenin tarafları bağlayıcı nitelikte olduğu kabul edilerek işin esasının incelenerek sonucuna göre hükme varılması gerekirken akdin geçersizliğinden sözedilerek davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür. SONUÇ:Yukarıda 1. bendde yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1,60 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 13.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.