Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 187 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 4785 - Esas Yıl 2016
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R - Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı yüklenici vekili; davacı ile davalı iş sahibi arasında davalıya ait villanın iç mimar tarafından sunulan projeye uygun yapımı konusunda 08.07.2013 tarihli sözleşme imzalandığını ve sözleşme konusu işin yapılıp bitirildiğini ancak iş bedelinin eksik ödendiğini alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiş, mahkemece verilen yetkisizlik kararı davalı vekilince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; öncelikle davanınHukuk Mahkemesi'ne açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davalı tarafın itirazı usul ve yasaya uygun bulunarak mahkemenin 08.10.2015 tarih, Karar sayılı kararı ile davanın usulden reddine dosyanın görevli ve yetkili İgönderilmesine karar verilmiş ve bu karar taraflarca temyiz edilmemesi nedeniyle 14.12.2015 tarihinde kesinleşmiş ve dosya gönderilmiş, bu mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ilk mahkeme yetki itirazı ileri sürülmediği ve yetkisizliğide içerecek şekilde karar verilmesi mümkün olmadığı gerekçesi ile yetkisizlik kararı verilmiştir. Yetki, bir davanın hangi yerdeki mahkeme tarafından görüleceğini ifade eder ve mahkemelerin yetkileri kanunla düzenlenir. Yetki kuralları, bütün davalar açısından uygulanan yetki kuralları olan genel yetki kuralları ve yalnız belli davalar için uygulanan yetki kuralları olan özel yetki kuralları olarak ikiye ayrılmaktadır. Bundan başka bazı kanun hükümlerinde bazı davaların mutlaka belli bir yerdeki mahkemelerde açılması öngörülmüştür ki bu halde kesin yetkiden söz edilir (Örneğin 6100 sayılı HMK'nın 12. maddesi gereğince taşınmazın aynına ilişkin davalar, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülmek zorundadır.). Kesin olmayan yetki hallerinde ise, davacının birden fazla mahkemeye başvurma konusunda seçimlik hakkı vardır. Yetkinin kesin olmadığı hallerde, tarafların yetki sözleşmesi ile başka bir mahkemeyi belirlemeleri mümkündür. Kesin olmayan yetki halinde yetki itirazı 6100 sayılı HMK'nın 116/1-a ve 19/2 maddesi gereğince esasa cevap süresi içerisinde ilk itiraz olarak ileri sürülebilir. Kesin yetkinin sözkonusu olmadığı hallerde taraflar bir mahkemeyi yetki sözleşmesi ile (HMK 17. madde) yetkili kılabileceği gibi, bir tarafın yetkisiz mahkemede açtığı davaya karşı taraf itiraz etmeyerek (HMK 19/4) yetkisiz mahkemeyi yetkili hale getirebilecektir. Bu açıklamalar ışığında somut olayımıza gelince; öncelikle ve önemle belirtmek gerekir ki bu davada söz konusu olan yetki, kesin yada münhasır yetki hali değildir. Bir başka deyişle kamu düzeninin ilgilendiren bir husus olmadığından re'sen nazara alınması gereken bir yetki hali söz konusu olmayıp, taraflarca ileri sürülmesi halinde değerlendirilmesi gereken bir yetki hali söz konusudur. Dava, öncelikle 28.01.2015 tarihinde Hukuk Mahkemesi'ne açılmış, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davalı tarafın ileri sürdüğü itirazı usul ve yasaya uygun bulunarak mahkemenin 08.10.2015 tarih, arar sayılı kararı ile davanın usulden reddine dosyanın görevli ve yetkili gönderilmesine karar verilmiş ve bu karar taraflarca temyiz edilmemesi nedeniyle 14.12.2015 tarihinde kesinleşmiş ve dosyagönderilmiş, bu mahkemece yapılan yargılama sonucunda ilk mahkeme yetki itirazı ileri sürülmediği ve yetkisizliği de içerecek şekilde karar verilmesi mümkün olmadığı gerekçesi ile 31.12.2015 tarih, 2015/2395 Esas, 2015/2210 Karar sayılı kararı ile Mahkemenin yetkisizliğine ve dosyanın gönderilmesine karar verilmiştir Mahkemesi'nin kararı taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleşmiş bulunduğundan taraflar artık bu davanın İstanbul Mahkemesi'nde görülmesi konusunda yetkili mahkemeyi belirlemiştir. Bir başka deyişle taraflar verilen kararı temyiz etmeyerek yetkili olmayan İstanbul Mahkemelerini yetkili duruma getirmişlerdir. 6100 sayılı HMK'nın 19/4 maddesinde yer alan “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir.” hükmü süresinde ve usulüne uygun bir itirazın bulunmadığı durumları düzenlemektedir. Somut olayımızda bu konuda karar verme yetkisini haiz mahkemece, usulüne uygun olarak yapılmış bir yetki itirazı var kabul edilerek yetkisizlik kararı verilmiş ve taraflar, bu karara karşı kanun yoluna başvurmayarak, bu karara rıza göstererek (bir anlamda zımnî bir yetki sözleşmesi yapmak suretiyle) davanın görülmesini istemişler ve dosyada bu mahkemeye intikal etmiş bulunmaktadır. Farklı düşünce ile yeniden yetkisizlik kararı verilmesi mümkün değildir. Mahkemece yapılması gereken iş; davanın ve bu davada ki mahkemenin yetkisinin niteliği gözetilerek, mahkemenin usulüne uygun kabul ederek verdiği ve taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleşen yetkiye ilişkin karara uygun şekilde usulî işlemleri tamamlanarak önüne gelen davada esasa girmekten ibaret olmalıdır. Aksi düşüncelerle verilen karar usul ve yasaya aykırı olmuş, bozulması uygun bulunmuştur../..s.315.H.D.2016/47852017/187SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 5766 sayılı Kanun'un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince bakiye 114,30 TL Yargıtay başvurma harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 17.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.