Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1519 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3044 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Asliye Hukuk HakimliğiYukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R -Uyuşmazlık zaman bakımından uygulanması gereken 818 sayılı BK'nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmakta olup davacı taşeron, davalı yüklenicidir.Davada, taraflar arasında düzenlenen 05.01.2009 tarihli sözleşme ile davalının taahhüdünde bulunan .... ili .... ilçesi 3 ada 8 parseldeki Kirazoğlu konağı restorasyon işlerinin elektrik tesisatı, sıhhi tesisat, uydu dağıtım sistemi ve sair işlerinin 46.625,00 TL + KDV = 55.000,00 TLbedelle üstlenildiği, sözleşme içi işler yanında sözleşme dışı işler ve malzeme teslimleri de yapıldığı, yapılan işlere karşılık 93.102,56 TL bedelli fatura kesildiği, fatura bedelinin kısmen ödendiği, cari hesap ekstresine göre 14.07.2009 tarihi itibariyle davalının bakiye borcunun 47.252,56 TL olduğu, teslim ve ciro edilen çeklerden .... Şubesine ait 11.07.2009 tarihli ... nolu 25.000,00 TL bedelli çek ödenmediğinden ve Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/104 D.iş sayılı dosyası ile ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmiş olduğundan bu çek bedelinin de cari hesap bakiyesine eklenmesi gerektiği, bu durumda bakiye alacağın 72.252,56 TL'ye ulaştığı iddia edilerek davalıdan bu miktar alacaklı olduklarının tespitine karar verilmesi istenmiş, davacı vekili 20.12.2010 günlü dilekçesinde ise 72.252,56 TL bakiye alacağın 05.01.2009 sözleşme tarihinden itibaren reeskont faizi ve sözleşmenin 7. maddesi uyarınca aylık %5 gecikme bedeli ile birlikte tahsilini talep etmiştir.Davalı cevabında, davacının yükümlülüğündeki bir kısım işleri yapmadığını, eksik işlerin kendileri tarafından tamamlandığını, eksik işlerin ikmali için 3.825,29 TL harcama yaptıklarını, sözleşme dışı ilave iş yapılması konusunda davacıdan bir talepleri olmadığı gibi yapılmış bir ilave iş de bulunmadığını, gönderilen faturayı fahiş olduğundan kabul etmediklerini ve iade ettiklerini, davacıya nakit olarak 10.000,00 TL, 25.02.2009 tarihli çekle 10.850,00 TL, 04.05.2009 tarihli çekle de 25.000,00 TL olmak üzere toplam 45.850,00 TL ödeme yapıldığını, davacının .... şubesine ait 25.000,00 TL bedelli çeki İcra Müdürlüğünün 2009/2879 sayılı dosyasıyla takibe koyduğunu savunarak davanın reddini savunmuştur.Davacı cevaba cevabında, işin eksiksiz teslim edildiğini, fatura bedelinin tamamına hak kazanıldığını, fatura bedeline karşılık davalı tarafından 20.850,00 TL ödeme yapıldığını, ... şubesine ait 57115207 hesap nolu ... çek nolu 25.000,00 TL bedelli çekin ise ödenmediğini, bu çeke dayanılarak İcra Müdürlüğünün 2009/2879 sayılı dosyasıyla takibe geçilmiş ise de İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/121, 122, 125 E. sayılı dosyalarıyla çekin çek vasfını yitirdiğine ve takibin iptaline karar verildiğini beyan ederek dava dilekçesindeki iddia ve taleplerini tekrarlamıştır.Mahkemece, sözleşmede kararlaştırılan iş bedelinin 46.625,00 TL + KDV = 55.000,00 TL olduğu, davacının bu miktar iş yaptığı, sözleşmede ilave iş yapımına ilişkin hüküm varsa da ilave iş talebinde bulunulduğuna ve yapılıp teslim edildiğine ilişkin yazılı delil sunulmadığı, yapılan ödeme miktarının ise icra takibine konulan 25.000,00 TL bedelli çek dahil 45.850,00 TL olduğu, ödemeler düşüldüğünde davacının 9.150,00 TL bakiye alacağı kaldığı belirtilerek dava bu miktar üzerinden kabul edilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bentlerin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.2-Davacı, sözleşme konusu işler yanında sözleşme dışı işler ile malzeme teslimleri de yaptığını ileri sürmüş, delil olarak fatura, hesap ekstresi, teklif belgeleri, sipariş ve teklif fişleri, ilave işler listesi, yapılan tüm işler icmal listesi gibi deliller sunmuş, mahallinde keşif yapılarak yapılan işlerin bedelinin belirlenmesini istemiştir. Mahkemece mahallinde keşif yapılmaksızın dosya üzerinden üç kez bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Mali müşavir tarafından düzenlenen 13.09.2010 günlü birinci raporda davacının sözleşme dışı iş yaptığını geçerli delil ve belgelerle kanıtlayamadığı, davacının sözleşme kapsamındaki işlerden ise 55.017,50 TL (KDV dahil sözleşme bedeli) – 45.850,00 TL (nakit ve çek olarak yapılan ödemeler) = 9.167,50 TL bakiye alacağı bulunduğu; mali müşavir, inşaat mühendisi ve hukukçudan oluşan üç kişilik bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 25.10.2011 tarihli ikinci raporda dosyada mevcut keşif özeti ve hakediş raporları birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafından sözleşme içi ve dışı olarak yapılan tüm imalatın bedelinin KDV dahil 82.816,88 TL olması gerektiği, nakit ve çek olarak yapılan 45.850,00 TL ödeme mahsup edildiğinde davacının bakiye 36.966,00 TL alacaklı olduğu, kullanılan malzeme miktarının fazla olup olmadığının ancak yerinde yapılacak tespitle belirlenebileceği; emekli bankacı/mali müşavir, üniversite öğretim üyesi ve inşaat mühendisinden oluşan üç kişilik bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 26.02.2013 havale tarihli üçüncü raporda ise davacının sözleşme kapsamı işlerden 55.000,00 TL (KDV dahil sözleşme bedeli) – 45.850,00 TL (nakit ve çek olarak yapılan ödemeler) = 9.150,00 TL alacağı bulunduğu, davacı tarafından net 25.820,00 TL tutarında ilave iş yapıldığı iddia edilmişse de bu işlerin fatura muhteviyatında birebir karşılığının olmadığı, ancak yerinde keşif yapıldığında bir kanaat oluşabileceği bildirilmiştir. Mahkemece son alınan rapor usule uygun bulunarak hükme dayanak yapılmıştır. Davacı bu rapora keşif yapılması gerektiğini belirterek itiraz etmiş, ancak davacının keşif talebi mahkemece davanın sözlemeye dayalı alacak davası olduğu, işin yapıldığı taşınmazın dava dışı üçüncü kişilere ait olduğu, teslim edilen malzemelere ilişkin yazılı delil sunulmadığı, tamamlanmış bir restorasyon çalışmasında davacı tarafından yapılan işlerin bilirkişilerce tespitinin mümkün olmadığı gerekçeleriyle reddedilmiştir. Mahkemenin dayandığı bu gerekçeler davacının keşif talebinin reddi için haklı neden oluşturmaz. Bilirkişilerce de belirtildiği üzere sözleşme dışında ilave iş yapılıp yapılmadığının, yapılmışsa bedelinin belirlenmesi için mahallinde keşif yapılması zorunludur. O halde mahkemece, hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişilerle mahallinde keşif yapılarak davacı tarafından yapıldığı iddia olunan ilave işlerin yerinde fiilen yapılıp yapılmadığı, yapılan işlerin davalının yararına olup olmadığı belirlenmeli, bedeli de BK'nın 413. maddesi uyarınca işin yapıldığı tarihteki piyasa rayiçleriyle hesaplanmalı, bulunan bedel 55.000,00 TL sözleşme bedeline eklenerek davacının sözleşme içi ve dışı tüm işler nedeniyle hakettiği toplam iş bedeli bulunmalıdır.Diğer yandan ödemeler de yanlar arasında ihtilaflıdır. Davalı, davacıya nakit olarak 10.000,00 TL, 25.02.2009 tarihli çekle 10.850,00 TL, 04.05.2009 tarihli çekle de 25.000,00 TL olmak üzere toplam 45.850,00 TL ödeme yapıldığını ileri sürerken, davacı 20.850,00 TL'lik ödemeyi kabul etmekte, ... şubesine ait .... hesap nolu ... çek nolu 25.000,00 TL bedelli çekin ise ödenmediğini, bu çeke dayanılarak İcra Müdürlüğünün 2009/2879 sayılı dosyasıyla yapılan icra takibinin de İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/121, 122, 125 E. sayılı dosyalarıyla iptal edildiğini beyan ederek bu ödemeyi kabul etmemektedir. Mahkemece çekin kambiyo senedi olduğu, üçüncü kişilere ciro edilme olasılığının bulunduğu, karşılıksız çıkması halinde yetkili hamil tarafından cebri icra yoluna başvurulabileceği, çekin davacı elinde de olmadığı gerekçeleri ile çekin ödendiği kabul edilmiş ve çek bedeli ödemelere katılarak davacı alacağından mahsup edilmiştir. Mahkemece dayanılan bu gerekçeler çek bedelinin ödendiğinin kabulü için yeterli değildir. Davacı yanca ileri sürüldüğü gibi çekin çek vasfını kaybettiğinin tespitine ve çeke dayalı takibin iptaline karar verilmişse çek bedelinin ödendiği kabul edilemez ve ödemelere dahil edilerek davacı alacağından mahsup edilemez. O halde mahkemece yukarıda sözü edilen icra dosyası ile dava dosyaları getirilerek çek aslının nerede bulunduğu, icra takibine konulup konulmadığı, konulmuşsa çekin ve takip dosyalarının akıbetinin ne olduğu, bedelinin ödenip ödenmediği gerekli görülürse bankalardan da araştırılmak suretiyle belirlenmeli, sonucuna göre ödemelere katılıp katılmayacağına ve davacı alacağından mahsup edilip edilmeyeceğine karar verilmelidir.Neticede mahkemece yapılacak iş; davacının sözleşme içi ve dışı olarak yaptığı tüm işlerin bedelinden kanıtlanan ödemeleri düşerek kalanı hüküm altına almak olmalıdır.3-Yanlar arasındaki sözleşmenin 7. maddesinde ödemelerin zamanında yapılmaması durumunda aylık %5 gecikme bedeli talep edilebileceği kararlaştırılmıştır. Bu hükümle taraflar, sözleşmeden kaynaklanan alacağa (sözleşme içi işler bedeline) aylık %5 oranında akdi faiz uygulanmasını kabul etmişlerdir. Dava dilekçesinde faiz talebinde bulunulmamışsa da sonradan verilen 20.12.2010 tarihli dilekçe ile alacağa 05.01.2009 sözleşme tarihinden itibaren hem aylık %5 gecikme bedeli, hem de reeskont faizi uygulanması talep edilmiş, mahkemece talep aynen kabul edilerek hüküm altına alınan sözleşme içi işler bedeline 05.01.2009 sözleşme tarihinden itibaren hem reeskont faizi, hem de aylık %5 gecikme bedeli uygulanmıştır. Sözleşme içi işler bedeline akdi temerrüt faizinin, sözleşme dışı işler bedeline de reeskont faizinin uygulanacağı kuşkusuzdur. Mahkemece mükerrer olacak şekilde her iki faizin birlikte uygulanması doğru olmamıştır.Diğer yandan 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 120. maddesine göre sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenen yıllık faiz oranının %100 fazlasını aşamaz. TBK'nın 120. maddesi hükmü, 6101 sayılı yürürlük kanununun 7. maddesi uyarınca görülmekte olan davalarda da uygulanır. Mahkemece yasanın bu hükümleri dikkate alınmayarak fazla oranda akdi faize karar verilmesi doğru olmamıştır.Mahkemece faizin başlangıcında da hata yapılmıştır. Sözleşme imzalanması borçluyu temerrüde düşüren bir işlem olmadığından sözleşme tarihi faize başlangıç yapılamaz. BK'nın 101/II. maddesi uyarınca borcun ifa edileceği gün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak kararlaştırılmışsa faizin kararlaştırılan tarihten başlatılması gerekir. Sözleşmenin 6. maddesinde KDV dahil 55.000,00 TL sözleşme bedelinin 25.000,00 TL'sinin peşin, 15.000,00 TL'sinin 15.02.2009 tarihinde, 15.000,00 TL'sinin de 15.03.2009 tarihinde çekle ödeneceği kararlaştırılmıştır. Bu hüküm kesin vade niteliğinde olup, hüküm altına alınan bakiye alacak (sözleşme içi işler bedeli) yönünden temerrüt 15.03.2009 tarihinde gerçekleşmiştir. Mahkemece akdi faizin bu tarihten başlatılması gerekirken önceki bir tarihin faize başlangıç yapılması da yerinde olmamıştır.Açıklanan nedenlerle kararın bozulması uygun bulunmuştur.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, temyiz olunan yerel mahkeme kararının 2. bentte yazılı nedenlerle davacı, 3. bentte yazılı nedenlerle de davalı yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 25.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.