Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 258 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 9773 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarıHÜKÜM : Mahkûmiyet İlk derece mahkemesince verilen hükmün sanık müdafii tarafından duruşmalı temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle, 28.12.2016 Çarşamba saat 09:30’a duruşma günü tayin olunarak sanık müdafiine çağrı kâğıdı gönderilmişti.Belli günde Hâkimler Kurulu duruşma salonunda toplanarak Yargıtay Cumhuriyet Savcılarından Muammer Çalık hazır olduğu halde oturum açıldı.Yapılan tebligat üzerine sanık müdafiin gelmediği, ayrıca bir talepte de bulunmadığı, anlaşılmakla Yargıtay Cumhuriyet Savcısının uygun görülen talep ve mütalaası dairesinde DURUŞMASIZ inceleme yapılmasına oybirliğiyle karar verilerek, vaktin darlığına binaen dosyanın incelenmesi başka bir güne bırakılmıştı.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,Ancak;Olayın intikal şekli ve zamanı, sanığın aşamalardaki savunmaları, mağdurenin beyanları, HTS kayıt içerikleri ve tüm dosya kapsamına göre sanığın, mağdureye yönelik eylemini cebir veya tehdit kullanmak suretiyle işlediği hususunda her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gözetilmeden hakkında TCK'nın 103/4. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini,Hükümden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 58, 59, 60 ve 61. maddeleri ile 5237 sayılı Kanunun 102, 103, 104 ve 105. maddelerinde yer alan cinsel dokunulmazlığa karşı suçların ve 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 13. maddesi ile TCK'nın 103. maddesinin yeniden düzenlenmesi karşısında, 5237 sayılı TCK'nın 7/2. madde-fıkrasındaki "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmü gözetilerek, lehe olan hükmün, önceki ve sonraki kanunların bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi, her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime imkan verecek şekilde kararda gösterilmesi ve hükümden sonra 24.11.2015 günlü, 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi yönünden kısmi iptal kararı verildiğinden, anılan hususlar nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,Sanık hakkında hükümden önce gerçekleşip şahsi hürriyetini sınırlama sonucunu doğuran bütün haller nedeniyle TCK'nın 63. maddesi uyarınca mahsup kararı verilmemesi, Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.