Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9966 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4127 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Milas 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 27/01/2014NUMARASI : 2013/826-2014/57Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.09.2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.01.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı M.. A.. vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 16.09.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. D.. A.. ile karşı taraf davacı şirket vekili Av. M.. Y.. geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A RDava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Davacı şirket vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirketin paydaşı olduğu .. parsel sayılı taşınmazda davalı M.. A..’in taşınmazın diğer paydaşlarından olan M. C. K.’dan 20/10693 payı 09.09.2013 tarihinde 40.000 TL bedelle pay satın aldığını belirterek, davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.Davalı vekili, taşınmazda fiili taksimin bulunduğunu, davanın reddini savunmuştur. Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazda, paydaşlardan birisinin payını üçüncü kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyetin oluşması ile doğar ve satışla kullanılabilir hale gelir. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.Somut olaya gelince; davalının üçüncü kişi konumunda bulunması nedeniyle fiili taksim savunmasına itibar edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yukarda açıklandığı üzere taşınmazın taksim edilerek kullanıldığı savunması davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Bu durumda mahkemece davalının fiili taksim savunmasına ilişkin delillerinin, varsa davacının bu konudaki karşılık delillerinin sorulup toplanması, ayrıca mahallinde keşif yapılarak toplanan delillerin birlikte değerlendirilerek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazının reddine, (2) numaralı bent uyarınca kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacı şirketten alınarak, davalı M.. A..’e verilmesine, 16.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.