MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.05.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, tazminat ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 26.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A RDava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminatın tahsili ve birleştirilen davada ise ecrimisilin tahsili talep ve dava konusu edilmiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, tapu iptali ve tescil isteminin reddine, 855 parsel sayılı taşınmazın satış bedelinin davalılardan tahsiline, birleştirilen davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 11.06.2014 tarihli, 2013/16622 Esas, 2014/7843 Karar sayılı ilamıyla sair temyiz itirazlarının reddiyle, 854 parsel sayılı taşınmaz hakkında ikinci kademedeki tazminat istemi yönünden, davacı yemin deliline dayanmış olduğundan kendisine bu hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde tapu iptali ve tescil için açılan davanın reddine, dava konusu 855 parselin satış bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine dair karar verilmiştir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir. Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde davacının birleşen davasındaki ecrimisil talebiyle ilgili olarak hüküm kurmaması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.11.2016 günü oybirliğiyle karar verildi.