Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9861 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8498 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 12.04.2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil, birleştirilen dosya davacı vekili tarafından 05.04.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; asıl dava ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 25.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 29.11.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. ... ile karşı taraftan davacılar vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _Dava ve birleştirilen dava önalım hakkından kaynaklanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.Davacı vekili, davalının 18663 ada 3 parsel sayılı taşınmazda 1/12 hisseyi 10.04.2013 tarihinde satın aldığını, dava konusu payın satış bedelinin önalım hakkını engellemek amacıyla resmi senette 70.000,00 TL olarak gösterilmek suretiyle davalıya satıldığını, gerçek satış bedelinin 40.000,00 TL olduğunu iddia ederek önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.Birleştirilen davada davacı vekili, davalının 18663 ada 2 parsel sayılı taşınmazda 1/4 hisseyi 05.03.2013 tarihinde satın aldığını, dava konusu payın satış bedelinin önalım hakkını engellemek amacıyla resmi senette 160.000,00 TL olarak gösterilmek suretiyle davalıya satıldığını, gerçek satış bedelinin 80.000,00 TL olduğunu iddia ederek önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı, tapuda gösterilen değerin gerçek değer olduğunu savunmuştur.Mahkemece, dava konusu payın keşfen belirlenen değerine dayanılarak davacıların bedelde muvazaa iddiasına itibar edilmek suretiyle davanın ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını her türlü delille ispatlayabilir. Ancak keşif tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Somut olayda, 18663 ada 3 parsel sayılı taşınmazda 1/12 pay 09.04.2013 tarihli satış ile davalıya 70.000,00 TL bedelle satılmıştır. Davacı, dava konusu payın gerçekte 40.000,00 TL'ye satıldığını, önalım hakkına engel olmak için bedelin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmiştir. Birleştirilen davada 18663 ada 2 parsel sayılı taşınmazda 1/4 pay 15.03.2013 tarihli satış ile davalıya 160.000,00 TL bedelle satılmıştır. Davacı, dava konusu payın gerçekte 80.000,00 TL'ye satıldığını, önalım hakkına engel olmak için bedelin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmiştir. Bilirkişi heyetinin 09.03.2015 tarihli raporunda 18663 ada 3 parsel sayılı taşınmazda 1/12 hissenin değerinin 40.000 TL olduğu yine 19.06.2014 tarihli bilirkişi heyeti raporunda 18663 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 1/4 hissesinin 120.000 TL değerinde olduğunu saptamıştır. Dinlenen tanıkların bedelin ödenmesiyle ilgili görgüye dayalı bilgileri bulunmamaktadır. Ancak, dava konusu taşınmazın değerine ilişkin duyum ve görüşlerini beyan etmişlerdir. Mahkemece davacı tarafından bedelde muvazaa iddiasını ispata yarayan başka bir kanıt sunulmamıştır. Soyut tanık anlatımları ve keşfen belirlenen değer bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya tek başına yeterli bulunmadığından, davacıların muvazaa iddiasına itibar edilemez.Mahkemece, bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından dava konusu payların tapuda gösterilen satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masrafın toplamından oluşan önalım bedelinin TMK’nın 734. maddesi uyarınca hükümden önce belirlenecek uygun bir zaman içinde depo edilmesi için süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, 1.350 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.