Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9850 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5834 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Beykoz Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 06/03/2014NUMARASI : 2009/1676-2014/369Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 20.11.2009 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 06.03.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:KARAR Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.Davalılar, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.Mahkemece, davacının yapmış olduğu kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca taşınmazına bina yaptırdığı, bina ruhsata aykırı olduğundan davalılara arsa payı verdiği, tapu kaydında kendi hissesine düşen kısım için daire bulunmadığı, bu haliyle davacının payı için ortaklığın giderilmesi davası açmasının TMK'nın 2. maddesinde öngörülen ilkelerle bağdaşmayacağı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştirHükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları paylı ve elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi mallarda paydaşlar veya ortaklar arasındaki hukuki ilişkiyi sona erdiren, birlikte mülkiyetten ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır.4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 698. maddesine göre hukuki bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça paydaşlardan herbiri malın paylaşılmasını isteyebilir.Dava konusu ortaklığın giderilmesi istenen .. ada .. parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde davacı ve davalı gerçek kişilerin pay sahibi olduğu görülmektedir. Taşınmaz üzerindeki mevcut yapının kaçak olması nedeniyle kat irtifakı ya da kat mülkiyeti tesisinin mümkün olmadığı bilirkişi raporları ile sabittir. Her ne kadar tarafların ayrı ayrı daireleri kullanmaları durumu davalı tarafça fiili taksim olarak nitelense de ortaklığın (paydaşlığın) giderilmesi davalarında fiili taksimin bulunması münhasıran davanın reddi sebebi olamayacağından mahkemece TMK'nın 698. maddesi uyarınca, işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine 15.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.