Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 968 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 12222 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 12.02.2014 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 03.09.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Dairemizin 07.04.2016 günlü mahalline iade kararı sonrası dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _Dava, geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir. Davacı, ... Köyü 107 ada 9 parselde kayıtlı taşınmazına gidilecek yol bulunmadığını, davalıdan yol güzergahı talep etmesine rağmen talebin reddedildiğini ileri sürerek geçit hakkı kurulmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, orman niteliğindeki taşınmazlardan geçit hakkı kurulamayacağından davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dosya içerisindeki krokiler üzerinden yapılan inceleme sonucu davacının taşınmazının tamamen orman ile sınırlı alanlar içerisinde kaldığı, ormanlardan da geçit hakkı kurulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir. Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir. Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir. Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir. Somut olayda; davacının genel kadastral yola ulaşması için orman parselleri dışındaki komşu parsellerden geçit kurulmalıdır. Getirtilen tapu kayıtlarına göre 8 ve 10 parsel sayılı taşınmazların şahıslara ait olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda yararına geçit istenen 9 parsel sayılı taşınmazın komşularını ve civarını gösteren geniş pafta örneği getirtilerek, uzman bilirkişiler eşliğinde keşif yapılması; dava konusu 9 parsel sayılı taşınmazın genel (kadastral) yola çıkışını sağlamak üzere, yukarıda değinilen ilkelere göre uygun geçit güzergahı saptanarak bir hüküm kurulması gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.