MAHKEMESİ : Ergani Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 06/03/2014NUMARASI : 2011/36-2014/352Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 14.01.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil birleştirilen davada ecrimisil ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; her iki davanın reddine dair verilen 06.03.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ve davalı vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RAsıl dava, TMK'nın 724. maddesi gereğince tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava ise elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve kal isteğine ilişkindir.Davacılar vekili, 904 ada 7 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın davacıların murisi M... Z.. tarafından inşa edildiğini, dava konusu taşınmazın A.. Ö.. mirasçıları tarafından davacılara devredilmesi gerekirken davalıya 09.12.2010 tarihinde 5.000,00 TL bedelle satıldığını, davalının dava dışı ilk malikle birlikte hareket ettiğini, kötüniyetli olduğunu ileri sürerek TMK'nın 724. maddesi uyarınca tapu iptali ve davacılar adına tescilini istemiştir.Davalı ise birleştirilen davada satın aldığı 904 ada 7 parsel sayılı taşınmazda temliken tescil isteyen davacıların murisi tarafından kaçak yapılar inşa edildiğini, taşınmazı satın aldığı tarihte kendisine herhangi bir bildirimde bulunulmadığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve kal talebinde bulunmuştur.Mahkemece, her iki davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacılar vekilinin asıl dava yönünden temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2-TMK'nın 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi TMK’nın 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. TMK'nın 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir.Malzeme sahibinin TMK'nın 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır; a)Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır. TMK'nın 724. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK'nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re'sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. (Sübjektif koşul)İyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır.b)İkinci koşul, yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır. (Objektif koşul)c)Üçüncü koşul ise yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir.d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; dava konusu 904 ada 7 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın davacıların murisi M.. Z.. tarafından inşa edildiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak, çaplı taşınmazlarda başkasının parseline inşaat yapılması halinde kural olarak iyiniyet iddiası dinlenmez. Davacılar, dava konusu taşınmazın A... Ö... mirasçıları tarafından davacı tarafa devredilmesi yönünde davalıların murisi ile davacıların murisi arasında anlaşma olduğunu savunmuş ise de dosyaya bu konuda bir delil sunamamıştır. Hal böyle olunca TMK'nın 724. maddesi anlamında iyiniyetin varlığının kabulü mümkün değildir.Davaya konu olayda temliken tescil isteyen davacılar yararına sübjektif iyiniyet koşulu gerçekleşmediğinden tapu kayıt maliki davalının elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istemlerinin kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, 2 numaralı bent uyarınca birleştirilen dava yönünden hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.