Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9421 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13928 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Söke 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 13/03/2014NUMARASI : 2014/27-2014/186Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.11.2011 gününde verilen dilekçe ile mecra hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13.03.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan S.. A.. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _Dava, Türk Medeni Kanunun 744. maddesi gereğince mecra irtifakı kurulması isteğine ilişkindir.Davalılar, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, 1232 parsel sayılı taşınmaz yararına 12.11.2012 tarihli fen bilirkişisi raporuna ekli krokide kırmızı çizgi ile gösterilen güzergah üzerinden 1256 ve 1257 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine su yolu geçit hakkı kurulmasına karar verilmiş, karar Dairemizin 31.10.2013 tarihli ve 2013/10226 Esas, 2013/13597 Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile 1232 parsel yararına 12.11.2012 tarihli fen bilirkişisi raporuna ekli krokide kırmızı çizgi ile gösterilen güzergah üzerinden 1256 ve 1257 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine su yolu geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.Hükmü, davalı S.. A.. vekili temyiz etmiştir.HUMK'nın 429. maddesi "Yargıtay ilgili dairesi temyiz edilen kararı bozarsa, davayı, kararı vermiş olan mahkemeye veya uygun göreceği diğer bir mahkemeye gönderir.O mahkeme temyiz edenden 434 ncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, Yargıtay'ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir." hükmünü içerir.7201 sayılı Tebligat Kanununda 6099 sayılı Kanun ile yapılan ve 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik uyarınca; "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır" (m. 10).Aynı kanunun 35. maddesi gereğince; "Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır."Somut olayda davalı Y.. K..'a Dairemizin bozma ilamı ve duruşma günü, tanınmadığından bahisle tebliğ edilmeden iade edilmiş, adı geçen davalıya usulüne uygun tebligat yapılmadan yargılamaya devam edilmiştir. Oysa adı geçen davalının MERNİS'e kayıtlı adresleri araştırılarak buradaki adreslerine tebligat yapılması MERNİS adresleri de bulunamadığı takdirde zabıta marifetiyle adres araştırması yapılarak tespit edilecek adreslerine tebligat yapıldıktan sonra yargılamaya devamla bir karar verilmesi gerekirken adı geçen davalıya usulüne uygun tebligat yapılmadan karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.Ayrıca, Türk Medeni Kanununun 744. maddesi uyarınca "Her taşınmaz maliki, uğrayacağı zararın tamamının önceden ödenmesi koşuluyla su yolu, kurutma kanalı, gaz ve benzerlerine ait boruların, elektrik hat ve kablolarının, başka yerden geçirilmesi olanaksız veya aşırı ölçüde masraflı olduğu takdirde, kendi arazisinin altından veya üstünden geçirilmesine katlanmakla yükümlüdür."Mecra irtifakı kurulması istemine ilişkin davalarda, irtifak hakkı taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından, leh ve aleyhine irtifak hakkı kurulması istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına mecra irtifakı kurulacak taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise, dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.Mecra irtifakı kurulması isteğine ilişkin davalar, özünü komşuluk hukuku ilkelerinden alması nedeniyle yapılacak araştırma ve incelemede, öncelikle davacının mecra ihtiyacının bulunup bulunmadığı saptanmalıdır. İhtiyacın saptanması halinde de, çevre taşınmazların tamamının üzerinde irtifak hakkı kurmaya elverişli olup olmadığı incelenip, hukukun genel bir ilkesi olan "fedakârlığın denkleştirilmesi ilkesi" uyarınca taraf yararları da gözetilerek en az masrafı gerektiren ve bundan da en az zarar görecek kişi taşınmazı üzerinden mecra irtifakının bağlanacağı su, elektrik, gaz ve benzerine ait yol ya da kaynak ile yararına mecra hakkı kurulan taşınmaz arasında kesintisiz bağlantı sağlayacakşekilde kurulmalıdır. Ayrıca mecranın niteliği, nasıl ve hangi araçlarla geçirileceği ayrıca belirlenerek kararda gösterilmelidir.İrtifak hakkının bedeli, taşınmazların niteliğine göre uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak saptanmalı ve bedel hükümden önce mahkeme veznesine depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; aleyhine mecra irtifakı kurulmasına karar verilen taşınmazlardan 1257 parsel sayılı taşınmazın paylı maliklerinden H.. K..'nin ölü olduğu ancak mirasçılarını gösterir veraset ilamı temin edilmeden dolayısıyla taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı denetlenmeden bu malikin mirasçılarına irtifak hakkı bedelinin ödenmesine karar verilmesi doğru olmamıştır.Ayrıca hükme esas alınan 14.11.2012 tarihli ziraat mühendisi bilirkişi raporunda kurulacak mecranın beton ark, toprak ark veya kanalet şeklinde kurulması konusunda herhangi bir nitelendirme yapılmamış ve raporda gerekçesi de açıklanmaksızın 2 metre genişliğinde mecra hakkı tesis edilmesi önerilmiştir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin bilirkişi raporuna itibar edilerek 2 metre genişliğinde irtifak hakkı kurulması, ayrıca bu tür davalarda uygulanan kesintisizlik ilkesi gereğince mecra hakkı tesisi istenen taşınmaz yararına ve bu taşınmaz ile su kaynağı arasındaki tüm parseller üzerinde mecra hakkı tesisine karar verilmesi gerekirken 1233 parsel sayılı taşınmazla ilgili hüküm kurulmaması da doğru görülmemiş, belirtilen nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı S.. A.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.