Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9417 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 5105 - Esas Yıl 2006





Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.04.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki şerhin iptali, davacı Hazine birleştirilen karşı davada tapu iptali ve tescil, Süleyman ve Mehmet Kaya tapudaki feragat işleminin iptali istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davalı-davacı Hazine'nin davasının kabulüne, diğer davalıların davasının reddine dair verilen 09.06.2005 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı-davalı köy vekili ile davacı Süleyman ve Mehmet Kaya vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:Davacı Ş... Köyü Tüzel Kişiliği, Hazine'yi dava ederek köylerine ait 10 parsel (yeni 104 ada 1 parsel) sayılı taşınmazın okul yapımı için tahsis edildiğini, ancak taşınmazın okul yapımı için elverişli olmaması nedeniyle 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılarak beyanlar hanesine Süleyman ve Mehmet Kaya "şağili" olduğuna dair şerh verilen 178 ada 24, 30, 31 ve 41 parsel sayılı taşınmazlarla trampa edilerek o taşınmazlara okul yapılması için Süleyman ve Mehmet Kaya ile anlaşma yapıldığını, bu şahısların tapu kaydının beyanlar hanesinde lehlerine yazılı şerhten feragat ettiklerini, ne var ki; 10 parsel (yeni 104 ada 1 parsel) sayılı taşınmazdaki okul yapımı için tahsislidir şerhi nedeniyle tapuda trampa işleminin gerçekleştirilemediğini ileri sürerek 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki "222 sayılı Yasa uyannca okul yapımı için tahsislidir." şerhinin terkinini istemiştir.Eldeki dava ile birleştirilen 2004/64 ve 2004/65 Esas sayılı dosyalarda Süleyman ve Mehmet Kaya Hazine'yi dava ederek, Ş... Köyü Tüzel Kişiliğinin iddialarını doğrulayarak 178 ada 24, 30, 31 ve 41 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının beyanlar hanesine yararlarına konulan taşınmazların "şağili" olduklarına dair şerhin kaldırılmasında hataya düşürüldüklerini ileri sürerek, kaldırılan şerhin tapu kayıtlarına yeniden yazılmasını istemişlerdir.Hazine ise, bu davalar ile birleştirilen 2004/133 Esas sayılı dosyada, Hazine'ye ait 10 parsel (yeni 104 ada 1 parsel) sayılı-taşınmazın okul yapılmak üzere köye tahsis edildiğini, tapuda hatalı işlem yapılmak suretiyle köy tüzel kişiliği adına tescil edilerek, beyanlar hanesine "222 sayılı Yasa uyarınca takyididir." şerhinin yazıldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.Mahkemece, Hazine'nin davasının kabulüne, Ş... Köyü Tüzel Kişiliği ile Süleyman ve Mehmet Kaya tarafından açılan davaların reddine karar verilmiş; hüküm, Ş... Köyü Tüzel Kişiliği ile Süleyman ve Mehmet Kaya vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre, davacı Ş... Köyü Tüzel Kişiliğinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir.2-Birleştirilen dosya davacıları Süleyman ve Mehmet Kaya vekilinin temyiz itirazlarına gelince;Davacılar, köy tüzel kişiliği tarafından hataya düşürüldüklerini ileri sürerek mülkiyeti Hazine'ye ait 178 ada 24, 30, 31 ve 41 parsel sayılı taşınmazlarda yararlarına konulan zilyetlik şerhinin tapu kayıtlarına yeniden yazılmasını istemişlerdir.Davacılar, anlatılan biçimi ile "Hata" hukuki nedenine dayandıklarından, öncelikle esaslı hata kavramı, niteliği ve sonuçları üzerinde durulması gereklidir. Borçlar Hukuku'nun esaslı hatanın ne olduğunu bildiren genel nitelikte iki hükmü mevcuttur. Bu hükümlerden birincisi Borçlar Kanunu'nun 23. maddesinde sözleşmenin yapıldığı an gözönüne alınarak düzenlenmiş; ikincisi de Borçlar Kanunu'nun 25/1. maddesinde iptal beyanının yapıldığı an gözönüne alınarak düzenlenmiştir. Akdin yapıldığı an gözönüne alınarak esaslı hatadan söz edebilmek için, objektif ve sübjektif bakımdan hata esaslı olmalıdır. Objektif unsur, iş hayatındaki dürüstlük kuralları, Borçlar Yasası'nın 24/4. maddesindeki deyimi ile "ticari doğruluk" ilkesi uyarınca, söz konusu belli bir durum sözleşmenin iptalini haklı gösterecek bir önemde olmalıdır. Sübjektif unsur ise, yanılan hata ettiğini bilmiş olsaydı sözleşmeyi yapmayacak olması, başka bir deyişle sözleşmenin yapılması ile hata arasında bir nedensellik bağı bulunmasıdır.Yasanın öngördüğü objektif ve sübjektif koşulların her ikisinin gerçekleşmesi halinde, sözleşmenin niteliğinde, şeyde, kişide ve miktarda yanılgıya düşen kişi, Borçlar Kanunu'nun 25/1. maddesi uyarınca, iptal beyanının yapıldığı anda iyiniyet kurallarına aykırı düşmemek koşulu ile esaslı yanılma nedeni ile sözleşmenin tek taraflı irade beyanı ile iptalini isteyebilir.Tüm bu ilkeler ışığı altında somut olaya bakıldığında; davacı Süleyman ve Mehmet Kaya, yararlarına zilyetlik şerhi bulunan taşınmazlar ile köye ait taşınmazı trampa etmek amacıyla köy tüzel kişiliği ile anlaşma yaptıklarını ve Tapu Sicil Müdürlüğü'nde zilyetlik şerhinin kaldırılması için feragat dilekçesi vermek suretiyle yararlarına olan zilyetlik şerhinin kaldırıldığını, ancak bir müddet sonra köy tüzel kişiliğine ait taşınmazı devralmak amacıyla Tapu Sicil Müdürlüğü'ne gittiklerinde yapılan anlaşma uyarınca kendilerine devredilmesi gereken köye ait taşınmazın kaydında "Okul yapımı için takyitlidir." şerhinin bulunması nedeniyle devrinin olanaksız olduğunun söylenmesi üzerine devir işleminin gerçekleştirilemediğini bildirmişlerdir. Anlatılan bu olgu, köy tüzel kişiliğinin birleştirilen davasında da aynen kabul edilmiştir. Davacılar, zilyetlik şerhinin silinmesini istedikleri ve resmi memur önünde irade beyanlarını açıkladıkları aynı gün tapunun başka sahifesinde kayıtlı köy tüzel kişiliğine ait ve kendilerine devri için anlaştıkları taşınmaz kaydını kontrol etme mecburiyetinde değillerdir. Devrin yapılmasını istedikleri gün bu yoldaki olumsuz bilginin kayıtta bulunduğunu görmeleri ve böylece hataya düşürüldüklerini öğrenmeleri hayatın olağan akışına ters düşmez.Öte yandan; Borçlar Kanunu'nun 233. maddesinde "Trampa suretiyle aldığı şeyi yedinden zapt olunan yahut onun ayıbından dolayı reddeden taraf muhayyerdir; dilerse zarar ve ziyanını diğer tarafa tazmin ettirir, dilerse vermiş olduğu şeyi istirdat eder." hükmü öngörülmüştür. Anılan madde uyarınca da, davacılar trampa etmek için anlaştıkları köy tüzel kişiliğine ait taşınmazı tapudaki kayıt nedeniyle devir alamadıklarını ileri sürdüklerinden, anılan maddede yazılı koşulların gerçekleşmesi halinde zilyetlik şerhinin tapu kaydına yeniden yazılmasını isteyebilirler.Eldeki davada, davacılar köy tüzel kişiliği ile yapmış oldukları trampa anlaşması nedeniyle hataya düşürüldüklerini ve yararlarına olan zilyetlik şerhinden feragat ettiklerini ileri sürerek, köy karar defterinde alınan karar ile tanık deliline dayandıklarını bildirmişlerdir. Mahkemece, davacıların usulünce ibraz ettikleri deliller değerlendirilmek ve davacı tanıkları da dinlenmek suretiyle, az yukarıda açıklandığı üzere davacıların esaslı hataya düşürülüp düşürülmedikleri ve özellikle, Borçlar Kanunu'nun 23 ve devamı maddelerinde yazılı koşulların davacılar yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin takdiri ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve soruşturma ile yazılı olduğu şekilde davacılar Süleyman ile Mehmet Kaya'nın davalarının reddi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.Sonuç: Yukarıda (1.) bentte yazılı nedenlerle davacı Ş... Köyü Tüzel Kişiliği vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2.) bentte yazılı nedenlerle hükmün davacılar Süleyman ve Mehmet Kaya yararına (BOZULMASINA), istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 19.09.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.