MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15.08.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:KA R A RDava, önalım hakkına dayalı olarak tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Davalı vekili, tapuda satış olarak gerçekleştirilen işlemin gerçekte akrabalar arasında yapılmış bir hibe olduğunu bu nedenle önalım hakkının kullanılamayacağını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; hibe iddiasının kanıtlanamadığı ve yasal şartların oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne dair hüküm kurulmuştur.Hükmü davalı temyiz etmiştir.Dava konusu 50929 ada 8 parsel sayılı taşınmazın 3875/983376 payı davalı ... adına kayıtlıdır. 02.07.2014 tarihli akit tablosuna göre 3875/983376 payın 9.500,00 TL bedelle önceki paydaş Hüseyin Mızrak tarafından davalı ...'na satışı nedeniyle eldeki önalım davası açılmıştır.Davalı ... önceki paydaş Hüseyin Mızrak'ın eşinin erkek kardeşi olup davalı ... ile önceki paydaş Hüseyin Mızrak arasında "enişte-kayınbirader" akrabalık ilişkisi bulunmaktadır.Uyuşmazlık akrabalar arasındaki satış işleminin gerçekte hibe olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/2268 Esas, 2015/1437 Karar sayılı 27.05.2015 tarihli ilamında da açıklandığı üzere;Kanuni önalım hakkından sözedebilmek için, paylı mülkiyet hükümlerine tabi bir taşınmazdaki payın üçüncü şahsa satılması halinde önalım hakkı doğar. Önalım hakkının konusu pay satışıdır. Buna göre gerçek bir satışın konusu olmayan ve satım niteliğinde bulunmayan pay temliklerinde yasal önalım hakkı doğmayacaktır. Bu kapsamda temlikin hibe şeklinde olması halinde hibede bir malın bedelsiz olarak üçüncü kişinin mülkiyetine geçirilmesi amaçlandığı ancak satış amaçlanmadığından önalım hakkı kullanılamayacaktır. Zira önalımda, önalım hakkını kullanan kişinin payı satın alana ödemekle yükümlü olduğu bedel hibede mevcut değildir.Payı satın alan tarafından temlik işleminin satış olarak gösterilmekle birlikte gerçekte hibe olduğu savunmasında bulunması halinde, diğer bir anlatımla hibe ile temlikin amaçlandığının iddia edildiği hallerde kural olarak payı temlik alan davalı muvazaalı resmi işlemin tarafı olduğundan ve hiç kimse kendi muvazaasına dayanamayacağından muvazaa iddiasının dinlenemeyeceği açıktır.Somut uyuşmazlıkta davalı akrabalık ilişkisi nedeniyle hibe işleminin görünürde satış işlemi olarak gösterildiği savunmasında bulunarak, 20.03.1957 tarih 1956/12 Esas, 1957/2 Karar İçtihadı Birleştirme kararını iddiasına dayanak yapmıştır.Anılan İçtihadı Birleştirme kararının hem bağlayıcı olan sonuç kısmında ve hemde açıklayıcı olan gerekçe kısmında özel bir hukuki statüyü ifade eder " mirasçı" teriminin tek başına kullanılmasından özenle kaçınılmış ve daha geniş olan "akraba" kavramınada yer verilmiştir.Öte yandan, anılan karar da muvazaa iddiasının mevcudiyeti halinde yol gösterici olarak bu halde akdin amacının tespitinin zorunlu olduğunu, akrabalar arasında yapılan her temlikte somut uyuşmazlığın niteliğine göre temlikin hibe veya miras hukukuyla ilgili amaçlarla yapılmış olup olmadığının yöntemince ispatı aranmalı ve ispatı halinde temlikle önalım hakkının kullanılması mümkün olamayacağının gözetilmesi gerektiği vurgulanmıştır.Somut olayda; dosyada mevcut tüm kayıt ve bilgilere göre paydaş olan dava dışı ...'ın taşınmazdaki payını akrabası olan kayınbiraderi davalı ...'na hibe olarak devrettiği, taraflar arasında para akışının yapılmadığı, satışın gerçek olmadığı kanıtlanmıştır. O halde paylı mülkiyete tabi taşınmazda paydaş olan dava dışı ...'ın akrabası olan kayınbiraderi ...'na taşınmazdaki payını kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması için gerekli işlemlerin tamamlanması amacıyla temlik işlemi yapıldığı, bu nedenle satış şeklinde yapılan temlik işleminin gerçekte hibe olduğu ve hibe ile yapılan temlikte önalım hakkı kullanılamayacağı için davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı gerekçelerle kabul kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup karar bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 15.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.