MAHKEMESİ : Bilecik 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 10/06/2014 (Ek Karar Tarihi: 11/07/2014)NUMARASI : 2013/385-2014/177Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.06.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.06.2014 günlü hükmün ve (temyiz talebinin reddine dair verilen 11.07.2014 tarihli ek kararın) Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Mahkemece, kararın kesin olarak verildiği gerekçesiyle, ek kararla temyiz talebi reddedilmiş; davalı vekili ek kararı temyiz etmiştir.Asıl karar taşınmazın aynına ilişkin olduğu için miktar itibariyle kesin olarak karar verilemez. Dolayısıyla, davalı vekilinin süresinde yaptığı temyiz talebi kabul edilmelidir. Temyiz talebinin reddine ilişkin 11.07.2014 tarihli ve 2013/385 E-2014/177 K. sayılı ek karar kaldırılarak temyiz incelemesine geçildi:Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir. Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.Somut olaya gelince; mahkemece, davanın kabulüne, 843 ada 18 parsel sayılı taşınmazın kırmızı renk ile gösterilen bölümünden geçit kurulmasına karar verilmiş ise de, bu konuda yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir.Geçit davalarında, fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, yüzölçümü daha büyük olan taşınmazlar üzerinden geçit kurulması tercih edilmelidir. Aleyhine geçit kurulan 843 ada 18 parsel sayılı taşınmazın zaten 9 m² olan yüzölçümü, 1,67 m² geçit kurulması nedeniyle oldukça azalmış ve ekonomik kullanım bütünlüğü bozulmuştur.Mahkemece, öncelikle 843 ada 15 parsel sayılı taşınmazdan genel yola ulaşımı sağlayacak şekilde geçit kurulup kurulamayacağının düşünülmesi; mümkün olmaması halinde diğer alternatiflerin araştırılması ve en uygun seçenekten geçit kurulması gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz talebinin kabulü ile 11.07.2014 tarihli ve 2013/385 Esas, 2014/177 sayılı ek Kararın KALDIRILMASINA, 10.06.2014 tarihli ve 2013/385 Esas, 2014/177 Karar sayılı hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.