MAHKEMESİ : Düzce 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 26/12/2013NUMARASI : 2013/419-2013/839Davacı tarafından, davalılar aleyhine 27.07.2010 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı L.. K.. vekili, davalı N.. A.. ve davaya muvafakat eden mirasçılar Metin ve Halil Kaya tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDavacı, dava konusu 135 parsel sayılı taşınmazda paydaş olan A. K. mirasçısı olduğunu, davalılardan annesi N.. A..’ın 399/4580 payını diğer davalı L.. K..’e 12.07.2010 tarihinde sattığını öne sürerek muris payına dayalı önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.Davacının murisi A. K. mirasçıları Metin ve H. K., davaya muvafakat ettiklerini bildirmişlerdir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı L.. K.. vekili, davalı N.. A.. ve davaya muvafakat eden mirasçılar Metin ve H. K. temyiz etmişlerdir.Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazda, paydaşlardan birisinin payını üçüncü kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyetin oluşması ile doğar ve satışla kullanılabilir hale gelir.Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK'nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.Olayımıza gelince, davalı L.. K..’e davaya konu hisseyi satan davalı N.. A.. davacının annesi olup, davacının, payına dayanarak görülmekte olan önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davası açtığı murisi A. K. ise davacının babasıdır. Davacı, 19.06.2012 tarihli duruşmada, 400 m²’lik yerin babasının hissesi oluğunu, annesine ait 390 m²’lik yerin satışının iptali için dava açtığını, annesinin, babasından kalan yeri göstererek kendi hissesini sattığını, aslında herkesin kullandığı yerin belli olduğunu, bu hususta taksim yapıldığını, fakat annesinin kendi yerini değil, babasının yerini sattığını beyan etmiştir. Bu beyana göre, fiili taksim yapıldığı davacının kabulündedir. Bu durumda, davacı murisine ait müstakilen kullanılan bir yer varken diğer paydaşın kendi payına tekabül eden payı satması nedeniyle önalım hakkının kullanılması iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağından, davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 10.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.