MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26.03.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:KA R A RDavacı; ... İlçesi, ... Mahallesinde bulunan 1107 ada, 4 parsel sayılı 27,50 m² yüzölçümlü dükkan vasıflı taşınmazın 1/2 hissesinin adına kayıtlı olduğunu, diğer vakıf hissesi dışında kalan 1/4 hissesinin ... adına kayıtlı iken 19/02/2013 tarih, 1614 yevmiye ile 44.000,00 TL olmak üzere toplam 88.000,00 TL bedelle satın alınmak suretiyle ... adına tescil edildiğinden bahisle ... İlçesi, ... Mahallesinde bulunan 1107 ada, 4 parsel sayılı 27,50 m² yüzölçümlü taşınmazın 89.942,50 TL bedel karşılığında davalı adına olan toplam 1/2 hissenin kaydının iptali ile "... Vakfı" adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; dava konusu gayrimenkulde davacının hissesine ait kullanım alanı ile müvekkilinin hissesine ait kullanım alanının ayrı ayrı belirlendiğini, gayrimenkulün fiilen taksim edildiğini, dava konusu taşınmazın diğer yarı hissesinin 45 yıldır satışı yapan ... ve ... tarafından ...nden kiralanmak suretiyle kullanıldığını, davacının kötü niyetli olduğunu, davacıya ait yarı hissenin teklif edilen bedel üzerinden kendisine satılmasının davacı tarafından kabulü halinde satın almaya hazır olduğundan bahisle davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz edilmiştir.Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması T.M.K.nun 2.maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.Somut olayda; davalı taşınmazın fiilen taksim edildiğini savunmuştur. Paydaş taşınmazı bizzat kullandığı gibi üçüncü şahıslar eliyle de tasarrufta bulunabilir. Bu nedenle taşınmazda fiili taksim olup olmadığı araştırılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA; istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.