Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9244 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4463 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiDavacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.04.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 23.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 08.11.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A RDava, yükleniciden temlik alınan şahsi hakka dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar vekili, davalılar arasında akdedilen Ankara 50. Noterliğinin 03.05.2002 tarih 6874 yevmiye numaralı kat karşılığı arsa satım ve inşaat yapım sözleşmesi ile mülkiyeti davalı kooperatife ait bulunan, 43233 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerine 2 blok ve 76 daireden oluşan site inşaatının yapımı işinin davalı müteahhitçe üstlenildiğini, davalı müteahhit firmanın kendisine ait olacak taşınmazlardan B Blok 33 numaralı bağımsız bölümü, 78.000,00 TL bedel karşılığında müvekkillerinin murisi ...’a sattığını, bedelinin tamamen ödendiğini belirterek taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına kayıt ve tescilini talep ve dava etmiştir.Davalı kooperatif vekili, sözleşme uyarınca borcun kooperatif tarafından ifa edilebilmesi için öncelikle davalı firmanın eser yapma borcunu tam olarak ifa etmesi gerektiğini, satım sözleşmesinin davacı ile diğer davalı Yelken İnş. arasında akdedildiğini, satım sözleşmesinin müvekkili açısından bağlayıcılığı bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.Davalı ... davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.6100 sayılı HMK’nun 90.maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.Aynı yasanın 94.maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;1-Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,2-Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi, 3-Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,4-Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.Somut olayda; davacı vekili 18.06.2015 tarihli duruşmada bilirkişi raporundan belirtilen eksikliklerin tamamlanacağını belirterek süre talep etmiş, mahkemece davacı vekiline gelecek celseden 1 hafta öncesine kadar bilirkişi raporunda belirtilen eksiklikleri tamamlamış ise ( kat karşılığı inşaat sözleşmesi doğrultusunda tüm bloklardaki ortak yerler ile tüm dairelerin ayıp eksik işlerinin inşaat projeye göre tamamlanma oranını gösterir ) tespit raporu sunmak üzere süre verilmesine, sunmadığı takdirde dosya kapsamına göre karar verileceğinin ihtarına (ihtarat yapıldı.) şeklinde süre verilmiş 23.10.2015 tarihli celseye davacı vekili mazeret sunmuş mahkemece mazeretin kabulüne karar verilip davanın reddi yönünde aynı celse hüküm kurulmuş ise de verilen süre usulüne uygun kesin süre değildir.Davacının inşattaki eksikliklerinin tamamlandığına ilişkin iddiaları dikkate alınarak mahkemece yeniden keşif yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 1.350 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.