Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9206 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5142 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : Kırşehir 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 01/02/2013NUMARASI : 2011/501-2013/41Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.02.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; bozma kararına uyularak davanın kabulüne dair verilen 01.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDavacı Hazine, evveliyatı harman yeri olan dava konusu taşınmazların kadastro çalışmaları yapılırken belediye adına tescil edildiğini, taşınmazın harman yeri olması nedeniyle Hazine adına tescil edilmesi gerektiğini belirterek tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur. Davalı Belediye, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde belirtilen hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra dava açıldığını, ayrıca taşınmazın mevzuat hükümlerine uygun olarak adlarına tescil edildiğini, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı Hazinenin temyizi üzerine Anayasa Mahkemesinin iptal kararı üzerine 10 yıllık hak düşürücü süre uygulanamayacağı gerekçesi ile karar Dairemizce bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda dava konusu taşınmazın harman yeri vasfını yitirdiği, taşınmazın 5393 sayılı Belediye Kanununun 79. maddesinde belirtilen taşınmazlardan olmadığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı Belediye vekili temyiz etmiştir.Dava konusu 4135 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında “harman yeri” niteliği ile davalı Kırşehir Belediyesi adına tespit ve tescil edilen 552 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ifrazı ile oluştuğu anlaşılmıştır. 5393 sayılı Belediye Kanununun “Belediye tasarrufundaki yerler” başlıklı 79. maddesi hükmüne göre “Diğer kanunlarla getirilen hükümler saklı kalmak üzere, mezarlıklar ile belediye sınırları içinde bulunan ve sahipsiz arazi niteliğinde olan seyrangâh, harman yeri, koruluk, dinlenme yerleri, meydanlar, bataklık, çöp döküm sahaları, yıkılmış kale ve kulelerin arsaları ve enkazı ve benzeri yerler belediyenin tasarrufundadır.Belediye tarafından deniz, akarsu ve gölden doldurma suretiyle kazanılan alanlar, Kıyı Kanunu ve ilgili mevzuata uygun olarak kullanılmak şartıyla Maliye Bakanlığı tarafından belediyelerin, büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerinin tasarrufuna bırakılır.” Somut olaya gelince; davacı Hazine, dava konusu taşınmazların harman yeri olduğunu 1580 sayılı belediyeler kanunu 159. maddesi uyarınca davalı adına tescil edilmiş ise de anılan kanun maddesinin taşınmazların davalı adına tesciline imkan vermediği, sadece kullanım hakkını belediyeye verdiği iddiası ile tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuş ise de dava konusu taşınmazların imar planı yapılmadan önce de harman yeri niteliğinde olduğu ve halen de imar planı içerisinde kaldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemece davacı Hazinenin tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir. Kabule göre de; dosya içerisindeki tapu kayıtlarının incelenmesinden; harmanyeri niteliğinde tapuda kayıtlı taşınmazların üzerinde çok sayıda haciz şerhleri bulunduğu, bu şerhlerin lehtarlarının davada taraf olmadan haciz şerhlerinin kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür. Üzerinde haciz şerhi bulunan dava konusu taşınmazın haciz lehtarları usulünce davaya dahil edilmeksizin haciz şerhlerinin kaldırılmasına karar verilmesi de yerinde değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 09.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.