MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 09/03/2012NUMARASI : 2002/605-2012/80Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15.06.1989 ve 02.11.1994 gününde verilen dilekçeler ile maden ruhsatına dayalı elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 09.03.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı şirket vekili ile katılma yollu davacı şirket vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RAsıl ve birleştirilen davalar maden ruhsat sahasına elatmanın önlenmesi istemlerine ilişkindir. Davalı, davaların reddini savunmuştur.Mahkemece, asıl ve birleştirilen davaların kabulü ile bilirkişi raporuna göre davacı şirketin 18.062 m2’lik sahasına davalı şirketin yapmış olduğu elatmanın önlenmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı şirket vekili ile katılma yollu davacı şirket vekili temyiz etmiştir.1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Davacı şirketin dayanağı, dava konusu alanda 23.02.1987 tarihinde yapılan mermer arama başvurusu sonrası 04.01.1988 tarihinde arama ruhsatı verilmesi ve daha sonrada 22.02.1988 tarihinde verilen İR:2244 sayılı işletme ruhsatı ve bu ruhsatında dönüştüğü İR:2833 sayılı maden işletme ruhsatıdır. Davalı şirketin dayanağı ise, yine dava konusu alanda 01.07.1986 ila 30.06.1991 tarihlerinde 5000 m2 için verilen daha sonradan İl Daimi Encümeninin 20.10.1987 tarih ve 1982-1978 sayılı kararına uyularak 5000 m2’den yüzölçümünün 26.160 m2’ye çıkarıldığı anlaşılan 1/26 sayılı taşocağı ruhsatnamesidir. 1/26 sayılı bu ruhsatında yargılama sırasında 11.08.1998 tarihli İR: 5320 maden işletme ruhsatına dönüştüğü anlaşılmaktadır. Yine dosya içersinde bulunan Danıştay 8. Dairesinin 29.12.1999 tarih ve 1996/4417 Esas, 1999/8172 Karar sayılı bozma ilamında da belirtildiği üzere, 3213 sayılı Yasanın 8. maddesi başlığından da anlaşılacağı gibi ruhsata bağlanmış maden sahası üzerinde başka ruhsat verilemeyeceği kuralından anlaşılması gereken, ikinci bir maden için ruhsat verilemeyeceğidir. Maden Kanunu kapsamında yer almayan bir madde için, Taşocakları Nizamnamesi uyarınca maden hakkı bulunan bir saha içinde taşocağı izni verilemeyeceği yolunda yasal bir sınırlama yoktur. Dolayısıyla maden ruhsat sahası içinde kalan bir yerde maden ruhsat sahibinin işletme izni almak suretiyle yürüttüğü madencilik faaliyetini engellememek koşulu ile Taşocakları Nizamnamesi uyarınca taşocağı izni verilmesi mümkündür.Dosya kapsamı ve 24.10.2011 tarihli madenci bilirkişilerin raporlarında belirttikleri gibi taraflar arasındaki anlaşmazlığın kaynağı aynı yere ilişkin İl Özel İdaresince Taşocağı Ruhsatnamesi ve Maden Dairesince de maden ruhsatı verilmesi ve zaman içinde Maden Kanununda değişikliklerin yapılması ve son olarak da bu değişiklikler çerçevesinde Maden Kanununa intibak için yapılan işlemlerdir.Bu tespitlerden sonra somut olaya gelindiğinde; Mahkemece 16.03.2011 tarihinde yapılan keşif sonrası ibraz edilen 26.05.2011 tarihli asıl ve 22.11.2011 tarihli ek fen bilirkişi raporunda da dava konusu alanın, davalıya ait (T:1/26) İR:5320 saha içinde ayrıca davacıya ait İR:2833 sayılı saha içinde kaldığı belirlenmiştir. Ancak, davalıya ait İR:5320 maden işletme ruhsatının süresinin 11.08.2008 tarihinde dolduğundan bahisle davaya konu yaklaşık 18.062 m2 alanın davacıya ait İR:2833 sayılı saha içinde tecavüzlü olduğu belirtilmiştir. Ne var ki; 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre değerlendirilerek hükme bağlanmalıdır. Kaldı ki, davalı İR:5320 sayılı maden işletme ruhsatının İR:47315 sayılı ruhsat ile süresinin 11.08.2008 tarihinden 11.08.2018 tarihine kadar uzatıldığını belirtmiş ancak, mahkemece, bu konuda Maden İşleri Genel Müdürlüğünden bir araştırma yapılmamış ise de, davacının maden işletme ruhsatı bulunan uyuşmazlığa konu sahada, davalının da taşocağı ruhsatnamesinden kaynaklanan hakkı bulunmaktadır.Hal böyle olunca, asıl ve birleştirilen dava tarihleri itibariyle dava konusu alanda davalının taşocağı ruhsatnamesinden gelen sonrada maden kanunu intibakı sonucu İR: 5320 sayılı işletme ruhsatına dönüşen şahsi hakkının bulunduğu anlaşıldığından davaların reddi yerine, açıklanan bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı tarafa iadesine, 08.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.