Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9080 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 5193 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.03.2012 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; 6. Hukuk Dairesinin bozması üzerine davanın kabulüne dair verilen 14.01.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ve ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:KA R A RDava, İİK’nın 121. maddesi uyarınca alınan yetki belgesine dayalı olarak açılan ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne ve satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir.Hükmü, davalı ... ve ... vekili temyiz etmiştir.1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir.2-5578 sayılı Kanunla değiştirilen 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesi gereğince bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinin mirasa konu olmaları ve üzerlerinde her ne sebeple gerçekleşmiş olursa olsun birlikte mülkiyetin mevcut olması durumunda bu arazilerin ifraz edilemeyeceği, payların 3. şahıslara satılamayacağı ve devredilemeyeceği hükmü mevcutken, 5403 sayılı Kanunun 8. maddesinde 30.04.2014 tarihli ve 6537 sayılı Kanunun 4. maddesi ile yapılan ve 15.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle "Tarım arazileri Bakanlıkça belirlenen büyüklüklerin altında ifraz edilemez, hisselendirilemez. Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedi artırılamaz...." şeklinde düzenleme yapıldığından artık asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin altındaki arazilerde de payın üçüncü şahıslara satışı ve devri mümkün hale gelmiştir.Somut olaya gelince, borçlu ...’ün dava konusu taşınmazların paydaşı olduğu, dosyadaki tapu kaydından anlaşılmaktadır. Alacaklı davacının doğrudan bu payı haczettirerek taşınmazların satışını talep edebilmesi mümkün olduğundan, bu davayı açmakta hukuki yararı kalmamıştır.Usuli kazanılmış hakkın istisnalarından biri de yeni bir kanun veya Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çıkmış olmasıdır. Mahkemenin bozmaya uymasından sonra bir kanun çıkarsa mahkemelerde veya Yargıtay'da görülmekte olan bütün işlere uygulanması gerekir. Yani sonradan çıkan bir kanuna karşı usuli kazanılmış hak iddiasında ve itirazında bulunulamaz. Bu nedenle, 6. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak karar verilmiş olsa da 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesinde sonradan yapılan değişiklik nedeni ile bozma ilamı davacı taraf yönünden usuli kazanılmış hak oluşturmaz. Bu itibarla 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesinde sonradan yapılan değişiklik nedeniyle borçlu ...’ün haczedilen payının doğrudan icra yolu ile satışı mümkün hale geldiğinden, davacının dava açmakta hukuki yararı kalmadığından, mahkemece davanın reddine karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) no'lu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... ve ... vekili temyiz itirazlarının reddine, (2) no'lu bentte açıklanan nedenler ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 03.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.