Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9066 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3488 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 13.10.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 04.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 01.11.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A RDava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar vekili, 13.10.2014 tarihli dilekçesi ile 290 ada 12 parsel sayılı avlulu kargir iki ev cinsli taşınmazda müvekkillerinin murisi ... oğlu ...'ın 1/2 payı bulunduğunu, davalının diğer 1/2 payı 29.01.2014 tarihinde toplam 140.000,00 TL bedel ile önceki paydaş dava dışı ...'den satın aldığını ileri sürerek 1/2 payın önalım hakkına dayanarak iptal ve tescilini istemiştir.Davalı vekili, davacılara noterden yapılan tebligata göre hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacılara noterden yapılan tebliğatlara göre TMK'nın 733. maddesi gereğince üç aylık hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı temyiz dilekçesinde; davalı tarafından noter kanalıyla yapılan tebligatlarından dava dışı ...'a yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunu ancak, müvekkilleri ... ve ...'a yapılan tebligatların usulüne uygun yapılmadığını belirterek, mahkemece eksik inceleme sonunda verilen kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüş ve kararın bozulmasını talep etmiştir.4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 733. maddesine göre, yapılan pay satışının alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi halinde önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her hâlde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşecektir. Önalım hakkını kullananlar, taşınmazda iştirak halinde malik bulunuyorsa, noter bildirimi üzerine işleyecek olan üç aylık sürenin hesabında, iştirak halinde maliklerden hangisi bildirimi en son öğrenmiş ise bu tarihin esas alınması gerekir.Davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 tarihli ve 3/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir. Davaya muvafakat, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakati sağlanamazsa Türk Medeni Kanununun 640. maddesi hükmü uyarınca murisin terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilir. Temsilci davacı dışında biri olursa davacının sıfatı sona ereceğinden davayı temsilci takip eder. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir. Somut olaya gelince; dosya içindeki tapu kaydına göre 290 ada 12 parsel sayılı avlulu kargir iki ev cinsli taşınmazda davacıların murisi ... oğlu ...'ın 1/2 payı bulunduğu ve murise ait mirasçılık belgesine göre davacılar dışında murisin eşi ... isimli mirasçısının bulunduğu anlaşıldığından, tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Ortakların tümünün muvafakatı sağlanamazsa TMK'nın 640. maddesi hükmü uyarınca murisin terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilmelidir. Davacıların elbirliği mülkiyetine konu paylarına dayanarak açtığı davada diğer malikin muvafakatının alınmadığı veya terekeye temsilci atanmadığı anlaşıldığından, taraf teşkili sağlanmadan ve noter ihtarlarının iştirak halinde maliklere usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği araştırılmadan işin esası hakkında bir karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 1.350 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.