MAHKEMESİ : Adana 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 04/12/2012NUMARASI : 2010/858-2012/638Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.10.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Adana Büyükşehir Belediyesi vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, imar işleminin iptali sebebiyle kadastrol mülkiyet durumunun ihyası isteğine ilişkindir.Davacı; davaya konu 1404(2089) parsel sayılı taşınmazın evvelinde kadastro harici, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup Hazine adına tescili gerekirken ihdasen Adana Büyükşehir Belediyesi adına tescil edildiğini, sonraki imar uygulaması ile de bu parselin tamamının kamuda kullanılmak üzere terkin edildiğini, dayanak imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiğini ve böylece sicil kaydının TMK'nun 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düştüğünü ileri sürerek bu kısmın tapusunun iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir. Davalı belediyeler, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, tapu kayıtlarının dayanağını teşkil eden imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davacı ve davalı A.. B.. ile Ç.. B.. vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.İmar uygulamasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile tapu sicili dayanıksız kalarak yolsuz tescil durumuna düşecektir. Dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekir.Çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Yasanın 3/2. maddesinde öngörülen Belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet yasa gereğince Belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, Hazinenin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek Hazinenin davasının reddine karar verilmesi gerekeceği sabittir.Diğer taraftan; 775 sayılı Yasanın 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Yasa ile iptal edilmiş ise de; iptal kararının bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerekeceği açıktır.Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda Seyhan Belediyesinin 37 nolu imar düzenlemesi yaptığı, daha sonra aynı bölgede Adana Büyükşehir Belediyesinin imar uygulaması gerçekleştirdiği, her iki imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edilerek, idari yargı kararlarının kesinleştiği, dava konusu yerin yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kalması nedeniyle de Çukurova Belediyesinin davada taraf olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, mahallinde yapılan keşif neticesinde teknik bilirkişilerin çekişme konusu 1404 parsel sayılı taşınmazın kadastro paftasına göre tescil harici yerler ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki sahipsiz yerlerden ihdas edildiği bildirildiği halde, çekişme konusu taşınmazın imar uygulamalarından önceki vasfı, kadastro harici bırakılan bir yer olup olmadığı ve Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmadığı, ayrıca Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmadığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece; öncelikle 1404 (2089) parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı ile ilk tesisinden itibaren geldi tapu kayıtlarının celbedilerek daha sonra yukarıda değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bu konuda gösterdikleri tüm delillerin toplanarak sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir.Belirtilen tüm bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ve davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 07.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.