Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8888 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4185 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Ankara 21. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 30/05/2013NUMARASI : 2012/177-2013/276Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 23.03.2012 gününde verilen dilekçe ile intifa şerhinin yazılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı N.. Ç.. ile bir kısım davalılar vekili Av. N. D. S. tarafından, 30.10.2013 tarihli tavzih kararı ise sadece bir kısım davalılar vekili Av. N. D. S. tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDavacı vekili Ankara İli, .... İlçesi, .... mevkindeki 17086 ada 2 parsel sayılı kargir dükkan vasfındaki taşınmazın davacıya ait iken, davacının 27.05.1999 tarihli ve 4325 yevmiye numaralı akit tablosu ile mülkiyeti 1/5 oranında ayrı ayrı davalılara temlik ettiğini, ancak intifa hakkını kendi uhtesinde bıraktığı halde tapuda yapılan eksik işlem sonucu intifa şerhinin kayda geçirilmediğini belirterek TMK'nın 795. maddesine göre tapu kaydındaki davalılar hisselerine ayrı ayrı intifa hakkı şerhinin işlenmesini talep ve dava etmiştir.Davalılardan Y.. T.., M.. T.., A.. T.. ve R.. T.. 16.04.2012 havale tarihli açılan davaya karşı verilen cevap dilekçesinde davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.Davalılardan N.. Ç.. vekili, müvekkilesinin davacının oğlu Alaaddin'in 1998 yılında boşandığı eşi olduğunu, aile ilişkilerinin 2004 yılında bozulduğunu ve eşi Alaaddin'den boşandığını, aile fertlerinin kendisini ve boşandığı eşi Alaaddin'i dışladıklarını davanın bu amaçla açıldığını, 14 yıl sonra açılan davanın zamanaşımına uğradığını diğer yandan intifa şerhi yazılması yönündeki istemin resmi senette yer almadığını davacının iddiasının doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazdaki davalılara ait paylar üzerine davacı lehine TMK'nın 795. maddesine göre ölünceye kadar intifa şerhinin işlenmesine karar verilmiştir. Mahkemece kurulan hükme yönelik olarak davacı vekili 05.07.2013, davayı kabul eden davalılar vekili Av. N. D. S. ise 10.07.2013 tarihli dilekçeler ile tavzih talebinde bulunmuşlardır.Mahkemece tavzih talebi üzerine duruşma açılmış yapılan yargılama sonucunda 30.10.2013 tarihli ek kararla tavzih talebi davayı kabul eden davalılar vekilinin karar başlığında yer almayan adının yazılması suretiyle kısmen kabul edilmiş, davacı vekili ile davayı kabul eden davalılar vekilinin yargılama harç ve giderlerine ilişkin talepleri reddolunmuştur.Hükmü, davalı N.. Ç.. vekili ile hükmü ve tavzih talebinin reddine ilişkin kararı davayı kabul eden davalılar vekili Av. N. D. S. temyiz etmişlerdir.1-Davalı N.. Ç..'in temyiz itirazlarına gelince;Dosya arasındaki tapu kaydı ve tedavülleri incelendiğinde dava konusu 17086 ada 2 parsel sayılı kargir dükkan vasfındaki taşınmazın tamamının davacı adına kayıtlı olduğu, davacının 27.05.1999 tarihli ve 4325 yevmiye numaralı akit tablosuna göre taşınmazdaki mülkiyet hakkını 1/5'er paylar halinde davalılara sattığı anlaşılmıştır. Davacı, davalıların gelinleri ve torunu olduğunu sağlığında miras taksimi amacıyla satış işlemini gerçekleştirdiğini dava konusu taşınmaz dışında pek çok taşınmazda da aynı usulle hareket ettiğini, ancak ölünceye kadar intifa hakkını kendi uhtesinde tuttuğunu, dava konusu taşınmazda eksik işlem sonucu intifa şerhinin tapuda yer almadığını belirtmiş ise de; davacının satışa esas teşkil eden akit tablosunda taşınmazdaki intifa hakkının saklı tutulduğu yönünde beyanı bulunmadığından bu hususun aksinin de aynı nitelikteki resmi senetle ispat edilebileceği anlaşıldığından davanın davayı kabul etmeyen davalı N.. Ç.. yönünden ispatlanamadığı anlaşılmakla davanın N.. Ç..'e ait 1/5 pay yönünden reddi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir.2- Diğer davalıların temyiz itirazları ile tavzihe yönelik itirazlarına gelince;a) 6100 sayılı HMK’nın 305. maddesinin birinci fıkrasına göre tavzih hükmün yeterince açıklık taşımaması, infazında tereddüt doğurması veya birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde olanaklıdır. İkinci fıkraya göre de tavzih yoluyla hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Temyiz yoluyla incelenmesi mümkün olan bir husus yeniden yargılama yapılarak tavzih adı altında düzeltilemez. Bu nedenle davayı kabul eden davalılar vekilinin yargılama harç ve giderlerinin tavzih yoluyla düzeltilmesi yönündeki talebinin mahkemece reddedilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.b) Davayı kabul eden davalılar vekilinin yargılama harç ve giderlerine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;Davalılar Y.. T.., M.. T.., A.. T.. ve R.. T.. davayı 16.04.2012 havale tarihli kabul dilekçesiyle kabul etmişlerdir. Mahkemenin 492 sayılı Harçlar Kanununun 22. maddesi ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi uyarınca kabulün zamanına göre yargılama harç ve giderlerini belirlemesi gerekirken bu hususu dikkate almadan hüküm kurulmuş olması da doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı N.. Ç..'in, 2)b numaralı bentte açıklanan nedenlerle de davayı kabul eden davalılar vekili Av. N. Duygu Serdaroğlu'nun temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine 02.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.