MAHKEMESİ : Espiye Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 09/01/2014NUMARASI : 2010/353-2014/1Davacı tarafından, davalılar aleyhine 14.12.2010 gününde verilen dilekçe ile satış vaadine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 09.01.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davalılar, açılan davayı kabul ettiklerini beyan etmişler ve akabinde davalılardan S.. D.. babası tarafından davacıya dava konusu taşınmazda ev yeri verildiğini ve sadece buna yönelik kısmı kabul ettiğini, babası adına kayıtlı taşınmazın tamamına yönelik davayı kabul etmediğini beyan etmiştir. Mahkemece, satış vaadine konu 600 ada 109 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan 21 no ile gösterilen kısmın taşınmazın neresine ve hangi satıcının hissesine ne oranda isabet ettiğinin tespit edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Elbirliği halinde mülkiyette, somut olayda olduğu gibi mirasçılar arasında ortaklık bağı vardır. Bu kişiler mirasçı sıfatı ile bir mala veya hakka birlikte malik olmak durumundadır. Türk Medeni Kanununun 701 ila 703. maddeleri uyarınca bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği bulunmadığından ortaklardan her birinin eşya üzerinde doğrudan bir hakkı da yoktur. Bu anlatımın doğal sonucu olarak da mülkiyet bütünüyle ortakların tümüne aittir. Elbirliği mülkiyetinde malikler mülkiyet payını ayırmadığından eşya üzerinde paydaş değil ortaktır. Yine bu tür mülkiyette işin özelliği gereği ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Şayet davalı olacaklarsa davanın ortakların tümü aleyhine açılması gerekir.Somut olayda, davacının murisi Yusuf oğlu H. D. ile davalıların murisi T. A. ve dava dışı İ. A. arasında yapılan Espiye Noterliğinin 27.12.1978 tarih ve 5822 yevmiye no'lu satış vaadi sözleşmesi ile sınırları sözleşmede belirtilen 146,25 m2 miktarında kısmın davacının murisine satışının kararlaştırıldığı ve tasarrufunun teslim edildiği, davacının murisinin ev yaptığı ve bu şekilde tasarrufa başladığı, keşifte dinlenen tanık beyanları ile davacının beyanından taşınmazda taksim yapılmadığı ve bu durumda taşınmazın elbirliği mülkiyet rejimine tabi olduğu anlaşılmaktadır.Türk Medeni Kanununda bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki açtığı bu davaya devam edilebilmesi için kural olarak öteki ortakların açılan davaya olur vermeleri ya da davanın miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile sürdürülebileceği benimsendiğinden ve dava ehliyetinin varlığı mahkemece re’sen araştırılması gereken hususlar arasında bulunduğundan davaya katılmayan ortakların yani muris H. D. davacı dışındaki mirasçılarının olurları alınmaksızın veya Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülebileceği gözardı edilerek dava konusu taşınmazdaki murisin payı yönünden çekişmenin esasının incelenip davanın kabulü doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 01.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.