MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 27/12/2012NUMARASI : 2011/194-2012/867Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.02.2011 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 11.02.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. H. B. ile karşı taraftan davacı vekili Av. N. S. geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Dairemizin 11.02.2014 gün 2013//14428 Esas, 2014/1758 Karar sayılı mahalline iade kararında gösterilen eksiklik tamamlanarak dosya gönderilmiştir. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R ARDavacı, Tuzla Organize Sanayi Bölgesi içindeki alt yapı hizmetlerinin tarafından yapıldığını, organize sanayi bölgesinin sınırındaki 1917 parsel sayılı taşınmaz maliki davalının taşınmazında yaptığı hafriyat çalışması sonrasında yağan yağmur ile akan toprağın alt yapıya zarar verdiğini, zararın giderilmesi için noter uyarısına verilen yanıtta zararın giderimi için çalışma yapıldığını belirtmesinin gerçeği yansıtmadığını, tespit dosyasında zarar miktarının belirlendiğini ileri sürerek, zararın giderimi için şimdilik 25.000 TL bedelin; ıslah dilikçesiyle 46.261,33 TL bedelin alınmasını istemiştir. Davalı, dava konusu taşınmazın kamuya tahsisli yol olduğunu, davacının dava açma ehliyeti bulunmadığını, yağmur ile akan toprağın diğer inşaatlardan da geldiğini, temizlik çalışması yaparak zararı giderdiğini, tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.Somut uyuşmazlıkta, davacı taşınmazın alt yapı hizmetlerinin zarar görmesi nedeniyle zararın giderilmesini talep etmiştir. 22.08.2009 günlü Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği’nin “Müteşebbis Heyet ve Genel Kurulun görev ve Yetkileri” başlıklı 35/o maddesinde “OSB’nin ihtiyacı olan elektrik, su, kanalizasyon, doğalgaz, arıtma tesisi, yol, haberleşme, spor tesisleri gibi altyapı ve genel hizmet tesislerini kurma ve işletme, kamu ve özel kuruluşlardan satın alarak dağıtım ve satışını yapma; bu çerçevede üretim tesislerini, ortak sağlık ve güvenlik birimlerini kurma ve işletme konularında gerekli kararları almak,” hükmüne yer verilmiştir. Yine anılan yönetmeliğin “Altyapı Tesisleri Kurma, Kullanma ve İşletme Hakkı” başlıklı 114/1. maddesinde de “OSB’nin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla elektrik, içme ve kullanma suyu, doğalgaz temini ve dağıtım şebekesi, kanalizasyon ve yağmur suyu şebekesi, atık su arıtma tesisi, içme ve kullanma suyu arıtma tesisi, OSB içi yollar, haberleşme şebekesi, internet hizmet sağlayıcılığı, spor tesisleri, genel hizmet ve sosyal tesisler ve benzer tesislerden gerekenleri kurma ve işletme hakkı sadece OSB’nin yetki ve sorumluluğundadır.” hükmü düzenlenmiştir. Hükme esas alınan 09.01.2012 günlü fen bilirkişi raporunda OSB’nin içinde yer alan 15. cadde üzerindeki kanalizasyon şebekesinin zarar gördüğü belirlenmiştir. Zarar oluşan kanalizasyon şebekesinin OSB sınırları içinde yer alması nedeniyle OSB Uygulama Yönetmeliğinin 114/1. maddesi uyarınca zararın giderilmesini OSB yönetimi istiyebilir. Bu nedenle, HMK’nın 114/d maddesi uyarınca davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından HMK’nın 115. maddesi gereğince davanın reddi gerekir. Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar gereğince davanın usulden reddi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması geremiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 01.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.