MAHKEMESİ : Akhisar 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 21/01/2014NUMARASI : 2013/154-2014/25Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.03.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 21.01.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDavacılar, maliki oldukları 2712 parsel sayılı taşınmazın genel yola bağlantısı bulunmadığını, paftasında gözüken yolun kullanım olanağının bulunmadığını ileri sürerek, davalılara ait taşınmazlardan geçit kurulmasını istemişlerdir.Davalılar, 212 parsel maliklerinin tamamının davada yer almadığını, davacılara ait taşınmazın batı sınırında yol olduğunu, geçit güzergahında bulunan zeytin ağaçlarının kesileceğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davacıların maliki olduğu taşınmazın genel yola sınır olduğu ve kanal üzerine köprü yapılarak genel yola ulaşılabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.Dava, TMK'nın 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir.TMK'nın 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedene, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Somut uyuşmazlıkta, davacılar adına kayıtlı 2712 parsel sayılı taşınmazın batı sınırında paftasında mevcut kadastro yolunun bulunduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacıların taşınmazının yola cephesi mevcut ise de 25.11.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda yola ulaşımı engelleyen paftasında gözükmeyen su kanalı bulunduğu belirtilmiştir. Aynı bilirkişinin 13.12.2013 havale günlü ek raporunda da parselin genel yola ulaşımının bu kanala yapılacak köprü ile sağlanabileceği belirtilmiştir. Bu husus ziraatçi bilirkişinin 30.12.2013 günlü raporunda da vurgulanmıştır. Ancak, fen bilirkişi raporunda yola bağlantı sağlayacak seçenekler arasında kanal üzerine yapılacak köprü yeri gösterilmemiş, mahkemece de kanal üzerine köprü yapılıp yapılamayacağı ilgili kurumdan sorulmamıştır. Davacı Mustafa'nın, başvurusu üzerine DSİ tarafından verilen 04.10.2013 günlü cevapta 2712 sayılı parselin batı sınırından geçen drenaj kanalının üzeri malzeme ile kapatılarak geçiş isteminin uygun görülmediği belirtilmiştir. Bu nedenlerle, konusunda uzman inşaat ve fen bilirkişilerin katılımı ile yeniden keşif yapılarak davacıların maliki olduğu 2712 parselin batı sınırında bulunan yola geçiş seçenekleri saptanmalı, saptanan bu yerlere köprü yapılıp yapılamayacağı araştırılmalıdır.Ayrıca, yola geçişi engelleyen kanalın paftasında yer almadığı da belirtildiğinden DSİ tarafından yaptırılan kanal güzergahının kamulaştırma yapılarak oluşturulup oluşturulmadığı belirlenmelidir. Kamulaştırma yapılmadığının anlaşılması halinde, TMK'nın 715 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddeleri gereğince davacıların da başkaları gibi kamu malı niteliğindeki yollardan yararlanma hakkı bulunduğu, gerektiği takdirde yola elatmanın önlenmesi davası açabilecekleri hususu değerlendirilmelidir. Kanalın kamulaştırma yapılarak oluşturulmuş olması ve kadastro yolunun yol olarak kullanımına engel oluşturması veya köprü yapılarak üzerinden geçilmesinin mümkün olmadığının belirlenmesi halinde davacıların taşınmazı mutlak geçit ihtiyacı içinde olacağından diğer geçit seçenekleri araştırılıp değerlendirilerek geçit kurulması gerekir.Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözetilerek, gerekli araştırma ve incelemeler yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 01.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.