Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8742 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 1428 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.05.2011 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, birleştirilen dava tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; her iki davanın kabulüne dair verilen 18.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı- karşı davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _ Davacı ...;...İlçesi ... Mahallesi ...Mevkiinde bulunan 506 ada, 13 parsel sayılı taşınmazın üzerinde bulunan bir katlı kargir apartman nitelikli taşınmazının tamamının dava dilekçesi ekinde sunulan sözleşmede belirlenen şartlar dahilinde davalı....'a sattığını sözleşme uyarınca davalının kendisine 1.000,00 TL ödeme yaptığını kalan 9.000,00 TL'nin ise ödenmediğini sözleşmeye uymaması nedeniyle davalının taşınmazından tahliyesine karar verilmesini istemiştir.Birleştirilen davada ise..., davalı-davacı ile 18.06.2009 tarihli harici sözleşme yaptığını, dava konusu...ilçesi 9 pafta 536 ada 13 parsel sayılı taşınmaz kaba inşaat halinde 10.000,00 TL karşılığında satın aldığını, bu eve...Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/171 Esas sayılı dava dosyasında keşfen belirlendiği üzere 14.000,00 TL masraf yaptığını, ayrıca davacıya 7.500,00 TL ödeme yaptığını beyanla TMK'nun 724. maddesi gereğince dava konusu taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Mahkemece her iki davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davacı karşı davalı ... temyiz etmiştir.TMK’nın 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi TMK’nın 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde malzeme sahibinin iyiniyetli olması yanında diğer bazı koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. TMK’nın 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir.Malzeme sahibinin TMK’nın 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır; a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır. TMK’nın 724. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK’nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. (Sübjektif koşul)İyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır.b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır. (Objektif koşul)c) Üçüncü koşul ise yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir.d) Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.Yukarıda yazılı ilkeler ışığında taraflar arasında ki uyuşmazlığa gelince;Asıl dava elatmanın önlenmesi, birleştirilen dava ise TMK. 724. maddesine dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkindir. Mahkemece hem davacının elatmanın önlenmesi davasını kabul etmiş ve davalı...'ın taşınmazdan tahliyesine karar verilmiş, hemde karşı dava temliken tescil istemini kabul ederek taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı-karşı davalı... adına tesciline karar vermek suretiyle çelişki yaratmıştır. Bir dava kabul edilmiş ise diğer davanın reddi gerekir iken her iki davanında kabulüne karar verilmesi nedeniyle birbiriyle çelişkili ve uygulanması imkansız bir sonuç doğurmuştur. Bu nedenle dosya da mevcut tüm deliller yeniden değerlendirilerek birbiriyle çelişmeyen, uygulanabilir ve denetlenebilir bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.Kabule göre de talep olmadığı halde 5400 TL'nin iadesine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.