Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.07.2004 gününde verilen dilekçe ile sözleşmenin feshi ve tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair verilen 25.10.2005 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: Davacı, 18.12.1999 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile köy tüzel kişiliğine ait hamamı, bakım ve onarımın yapılması, tesis ilâve edilmesi şartı ile 20 yıl süre ile davalılara kiraladığını, davalının bakım, onarım ve tesis ilâvesi yükümlülüğünü yerine getirmediğini, 01.04.2001 tarihinde düzenlenen adi yazılı taahhütname ile davalılardan Hayati'nin kira sözleşmesindeki yükümlülüğünü 15.08.2001 tarihine kadar yerine getirmeyi, aksi takdirde on milyar lira cezaî şart ödemeyi kabul ettiği halde belirlenen süre içinde edimini yerine getirmediğini ileri sürerek, kira sözleşmesinin feshi ile on milyar lira cezaî şartın tahsilini istemiştir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 8/II, b, 1. maddesi ile 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanunun uygulama alanı içinde kalan yerler hakkında açılan davaların basit yargılama usulünün uygulandığı Sulh Hukuk Mahkemesinde görülerek süratle sonuçlandırılması amaçlanmıştır. Borçlar Kanunu'nun 270 ve devamı maddelerinde düzenlenen hasılat kirası hükümlerinin uygulanması gereken yerler hakkında anılan madde hükmü uygulanamaz. Bu nedenle, davanın açıldığı tarihte talep edilen tazminat miktarına göre davayı görmekle görevli mahkeme Sulh Mahkemesi değil, Asliye Mahkemesidir. Davanın esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken açıklanan bu yön gözden kaçırılarak dava dilekçesinin görev yönünden reddi doğru olmadığından karar bozulmalıdır. Mahkemece, taraflar arasında kira ilişkisinin bulunduğu HUMK'nın 8. maddesi uyarınca davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesi ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş; hükmü, davacı temyiz etmiştir. Uyuşmazlık, Borçlar Kanunu'nun 270 ve devamı maddelerinde düzenlenen hasılat kira sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü, 6570 sayılı Yasa hükümlerine tabi olmayan ve hasılat kirasından kaynaklanan uyuşmazlıklara miktar ana kuralına bakılmaksızın HUMK'nın 8/II, b, 1 maddesine dayanılarak davanın Sulh Mahkemesinde görülüp görülemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 30.04.1973 tarih ve 1711 sayılı Kanunla değiştirilen 8/II, b, 1. maddesi "kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi yahut tespit davalarına, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davalarına ve bunlara karşılık olarak açılan davalara" bakmaya Sulh Mahkemelerini yetkili kılarken, 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanunun uygulama alanı içinde kalan yerleri amaçlamaktadır. Gerçekten de, 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanunun 1. maddesi ile bu kanunun uygulaması yasa kapsamında kalan kiralanan yerin musakkaf (çatılı) bir taşınmaz olmasına hasredilmiştir (Hukuk Genel Ku-rulu'nun 27.05.1998 tarih 1998/3-361 Esas 1998/373 Karar sayılı ilâmı). Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 18.07.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.