Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8588 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6947 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mah. Sıf.)Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.12.2014 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen 08.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 18.10.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı şirket vekili Av. .... geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A RDava haksız fiilden kaynaklanan tazminat talebine ilişkindir.Davacı vekili, davacıya ait balık çiftliğinde, davalı şirketin yol yapım çalışmaları yaptığı sırada atıkları dere yatağına bıraktığını, atık içindeki kimyasalların çözülerek 3.250,000 adet balığın telef olduğunu belirterek şimdilik 20.000 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davanın HMK'nın 107/1 maddesinde yeralan belirsiz alacak davası olduğu, somut uyuşmazlıkta davacı yanın balık yetiştiricisi olduğu, zayi olan balık miktarının belli olduğu, bu durumda davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.Somut olayda, davacı yan, davalının haksız eyleminden kaynaklanan bir zararın sözkonusu olduğunu iddia etmektedir.6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 49,50,51 ve 52. maddelerinde haksız fiil sorumluluğu, zararın ve kusurun ispatı ile tazminatın belirlenmesine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Hâkime, alacak miktarının tayin ve tespitinde takdir yetkisi tanınan hallerde ve özellikle 6098 sayılı Kanunun 50,51 ve 56. maddelerinde olduğu gibi, hâkimin kullanacağı takdir yetkisi sonucu tazminat miktarının belirli halde geleceği durumlarda, davacının davanın açıldığı tarih itibariyle tazminat miktarını tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin mümkün olmadığı kabul edilmelidir. Bu nedenle işin esasına girilerek oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın hukuki yarar yokluğundan reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.350 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.