MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.10.2005 tarihli dilekçeyle ticari işletmenin karıyla alınan tapunun 1/2'sinin iptal ve tescili mümkün olmazsa taşınmazın yarı bedelinin tahsili ve 13.07.2006 ve 08.04.2008 ve 26.03.2013 gününde verilen dilekçelerle ticari işletmenin kar payı ve kazançlarının tespitiyle davacılar payının tahsili istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; 2011/12 Esas, birleştirilen 2013/97 Esas ile 2008/61 Esas sayılı davalar yönünden davaların reddine, birleştirilen 2012/26 Esas sayılı dava yönünden davanın kısmen kabulü ile 15.333,63 TL'nin bu dava tarihi 13.07.2006 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan alınarak davacılara verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen 29.01.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından duruşmasız olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 18.10.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... geldi. Diğer taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A R Davacı vekili 2011/12 Esas (eski 2005/248 Esas) Esas sayılı dosyada 15.10.2005 tarihli dilekçesiyle ile tarafların murisi İsmail Tekin Yüksel'in 01.12.1999 günü ölümü ile birlikte ...ünvanlı ticari işletmeyi miras olarak davacılar ve davalılara bıraktığını, daha önce ihtarnameye rağmen davacıların paylarını vermeyen davalı anne ....'nin kendi adına 18 parsel A blok 18 nolu daireyi 24.12.2013 tarihinde satın aldığını, ..... plakalı aracın davalı ...'in hem kendi adına hem de davalı ...... adına alındığını ileri sürerek ticari işletmenin kazancıyla alınan 18 parsel sayılı taşınmazın 1/2 sinin davacılara ait olduğunun tespiti ile tapunun iptaline, 1/2 oranında davacılar adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı vekili murisin ölümünden sonra vergi dairesine verilen beyannameye ilişkin 2.12.1999 tarihli tutanakta davacıların dava konusu ticarethaneden hak ve alacakları kalmadığı yolunda imzalı beyanda bulunduklarını, bu nedenle dava hakları bulunmadığını, ayrıca davalıların geliri ile ev satın aldıklarını, davacıların terekenin tespitini yaptırdıklarını ve çıkan sonuca göre dükkan işletmesinden doğan bir alacakları varsa bunu alacak davası olarak isteyebileceklerini, tapunun 1/2 oranında iptalinin bu iddia ile istenmesinin mümkün olmadığını, davanın reddini istemiştir.Davacılar vekili; 1- Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/26 Esas (eski 2006/208 Esas) sayılı dosyasında, 13.07.2006 tarihli dilekçesiyle, murisin ölüm tarihi olan 01.12.1999 tarihinden 13.07.2016 dava tarihine kadar dava konusu ticari işletmenin gelir ve kazançlarından davacıların payına düşen kısmın ve ıslahen toplam 137.315 TL' nin faiziyle davalılardan tahsilini;2- 2008/61 Esas sayılı dosyada 8.4.2008 tarihli dilekçesiyle, davacılara babalarından miras kalan ve adi ortaklık olarak devam eden ticari işletmenin fesih ve tasfiyesini, adi ortaklığın Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/24 tereke dosyasındaki hakları da dahil olmak üzere sermaye miktarının tespiti ile 13.07.2006 ve 08.04.2008 tarihleri arasındaki davacıların paylarına düşen sermayenin şimdilik 5.000,00 TL' sini;3- 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/97 Esas sayılı dosyasında 26.03.2013 tarihli dilekçesiyle, 08.04.2008 tarihinden, bu davanın dava tarihine kadar olan kar payı ve kazançlarının şimdilik 10.000,00 TLlik kısmını, talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili yukarıda özetlenen savunmalarını tekrarla davaların reddini savunmuştur. Mahkemece; 2008/61 Esas sayılı dosyada talep edilen ticari işletmenin fesih ve tasfiyesi adi ortaklık sermayesinin tespiti talebine ilişkin kısım, bu dava dosyasından tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmiş, 2012/26 Esas sayılı dosyanın dava tarihinden bu dava tarihine kadar olan kar payı ve kazançların tespiti olarak davaya devam edilmiş;2005/ 148 Esas (yeni 2011/12 Esas) ve 2006/208 Esas sayılı dosyalar Yargıtay 13 HD' nin bozma ilamına uyularak 2011/ 12 Esas sayılı bu dosyayla birleştirilmiş, 2008/61 Esas ve 2013/97 Esas sayılı dosyalar eldeki davayla birleştirilmiştir.Davacı vekili, 2011/12 Esas sayılı dosyada dava konusu işletmeden elde edilen karla davalı tarafından satın alınan evin 1/2'sinin mülkiyetinin müvekkillerine ait olduğunu tespitini istemiş, 2012/26 Esas sayılı dosyada ise, aynı ticari işletmenin 01/12/1999-13/07/2006 tarihleri arasındaki kar payı ve kazançlarının müvekkillerine düşen hissesini talep etmesi karşısında hem kar talebinin yarısını isteyip hem de bu karla elde edildiği iddia edilen evin yarı bedelinin talep edilmesi mükerrer talep olduğundan, evin yarı bedelinin talep edilmesine ilişkin 2011/12 Esas sayılı dava reddedilmiştir. Tüm dosyalar birlikte bilirkişilere tevdii edilmiş, bilirkişiler raporlarında işletmeye 2006 tarihinde kayyum atandığını bildirmişler, daha önceki talep edilen dönemlere ilişkin kar paylarını tespit etmişlerdir.Davacı vekilinin, 2012/26 Esas sayılı dosyada 01/12/1999-13/07/2006 tarihleri arasındaki kar payını ve kazançların tesbiti ile tahsilini talep etmesi karşısında, bilirkişi raporunda tespit edilen yılların bu dava dosyasındaki dönemler arasına tekabül etmesi nedeniyle raporda tesbit edilen 15.333,63 TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmiştir.Mahkemece, 2011/12 Esas, birleştirilen 2013/97 Esas ile 2008/61 Esas sayılı davalar yönünden davaların REDDİNE, birleştirilen 2012/26 Esas sayılı dava yönünden davanın kısmen kabulü ile, 15.333,63 TL'nin 13/07/2006 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan alınarak davacılara verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.Dava ve birleştirilen davalar ile mirasçılara ait ticari işletmenin karının bir kısmıyla alınan 18 nolu mesken cinsli taşınmazın davacılar payına düşen bedelinin tahsili, birleştirilen davalarda ise yılları farklı olan kar payı alacağının tahsili isteğine ilişkindir. Davalılar, murisin 01.12.1999 tarihinde vefatından sonra vergi dairesine verilen 02.12.1999 tarihli tutanakta davacıların dava konusu ticarethaneden hak ve alacakları kalmadığı yolunda imzalı beyanda bulunduklarını savunmuşlardır. Davacılar ise imzaların kendilerine ait olmadığını beyan etmişlerdir. Bu durumda vergi dairesinden belgelerin aslı getirtilerek ... Kurumuna inceleme yaptırılması ve neticesine göre iddia ve savunma tartışılıp değerlendirildikten sonra ana dava olan 2011/12 (eski 2005/248) Esas sayılı dosyada dava konusu işletmenin karının bir kısmıyla alınan taşınmazın davacılar payına düşen bölümünün tahsili konusunda bir karar verilmelidir. Birleştirilen 2012/26 (2006/208) Esas sayılı dosyada davanın konusu ise 01.12.1999 ve 03.07.2016 tarihleri arasındaki (taşınmaz bedeli mahsup edilerek) bakiye karın tahsili isteğine ilişkindir. Bu nedenle talepler farklı olup her iki dava mükerrer olmadığı halde 2011/12 Esas sayılı dosyada taşınmazın yarı bedelinin tahsiline ilişkin davanın mükerrerlik yönünden reddedilmesi doğru olmadığı gibi ...Tereke Mahkemesinin 2005/24 E., 2007/3 K. sayılı Kararında kayyum olarak görev yapan ...'in görevinin 31.01.2007 tarihinde sona erdiği belirtilmiş olmakla ticari işletmeye yeni bir kayyum atanıp atanmadığı, yenisi atanmamış ise ticari işletmenin kim tarafından idare edildiği tespit edildikten sonra neticesine göre uzman bilirkişi incelemesi yapılması gerekirken (kayyum atandığından 2006 yılından sonraki döneme ilişkin 2013/97 E. ve 2008/61 E. sayılı dosyalarda) davanın esası incelenmeden yazılı şekilde red kararı verilmesi doğru görülmemiştir. Ticari işletme ilişkisinde idareci ortak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 630. (818 sayılı Borçlar Kanununun 530. md) maddesine göre diğer ortaklara hesap vermekle yükümlüdür. Bu nedenle sadece işletmeye ait defterlere ve vergi dairesine verilen beyannamelerin dışında tüm girdi ve veriler de değerlendirilerek ortaklığa ait baharat (aktar) işletmesinden anlayan uzman bilirkişinin de içinde bulunduğu heyet tarafından ticari işletmenin gerçek karının tespit edilmesi gerekir. Tarafların toplanacak tüm delillerinin değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm verilmesi bozmayı gerektirmiştir.Ayrıca 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesi gereğince mahkemenin gerekçeli kararının başlık bölümünde davacılar vekilinin isminin yazılmamış olmasıda doğru görülmemiştir.SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.350 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.