MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.03.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili duruşmasız olarak davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 18.10.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ..... ile karşı taraftan davalı vekili Av.... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A RDavacı vekili 27.03.2014 tarihli dilekçesiyle davacının paylı malik olduğu 5 parsel sayılı taşınmazda davalının 379/3868 payı (94,75m2) 13.08.2013 tarihinde tapudan resmi senetle 92.000 TL bedelle satın aldığını, taşınmazın gerçek değerinin 18.000,00 TL olduğunu ileri sürerek bedelle muvazaa iddiasıyla önalım hakkına dayanarak tapunun iptalini, adına tescilini istemiştir.Davalı vekili, dava konusu taşınmazı davacının kardeşinden satın aldığını, satış işleminden tüm hissedarların haberdar olduğunu, 92.000,00 TL'yi banka vasıtasıyla ödediğini, davanın reddini, mümkün olmazsa gerçek satış bedeli olan 92.000,00 TL'nin tapu harç ve masrafları ile birlikte depo edilmesini istemiştir.Mahkemece dinlenen tanık beyanları, toplanan deliller ve getirtilen belgelerle 28.4.2015 tarihinde yapılan keşif sonucu düzenlenen rapor ve fotoğraflarda dava konusu payın satış tarihi itibariyle (94,75m2 * 900 TL/m2) 85.275 TL değerinde olduğu, bu durumda taşınmazın keşfen belirlenen değeriile tapudaki satış bedeli arasında çok düşük bedel farkı olduğu, kaldı ki bedel farkının tek başına muvazaanın delili olamayacağı, davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatıldığı halde yemin teklif etmeyeceğini beyan ettiği, bedelde muvazaa iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 5 nolu parselde davalı adına olan payın tapusunun iptaliyle davacı adına tesciline, depo edilen 93.840 TL bedelin neması ile birlikte davalıya ödenmesine, alınması gereken 6.410,21 TL karar harcının ve 938,20 TL mahkeme masrafının davalıdan tahsiline, 2.160,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, ispatlanamayan muvazaa iddiası nedeni ile 8.459,20 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine karar verilmiştir.Hükmü davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili temyiz etmiştir. 1 – Yapılan yargılamaya toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2 – Davalı vekilinin karar ve ilam harcına yönelik temyiz itirazlarına gelince; davada iki tarafın da kısmen haklı çıkması halinde yargılama giderleri 6100 sayılı HMK'nın 326/2 maddesi uyarınca taraflara haklılık oranına göre paylaştırılır. Ne var ki; anılan hüküm yargılama harçları için uygulanmaz. Çünkü, davanın reddi hariç, harç daima davalıya yükletilir. Bir başka deyişle, harç zaten haksız çıkılan oranda ve mahkum edilen miktara göre hükmedilir. Diğer giderler gibi kazanılan kaybedilen miktara göre tekrar bölüştürülemez. Bu nedenle davalı vekilinin karar ve ilam harcına yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 3 – Ancak yine aynı kanun hükmü uyarınca kanunda yazılı haller dışında yargılama giderleri aleyhine hüküm verilen taraftan alınır. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır. Davacı dava değerini 18.000 TL olarak belirterek önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur. Dava konusu taşınmazdaki resmi senede göre davalı 92.000 TL bedel ödeyerek pay satın almıştır. Bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığına göre iddia olunan bedelle, satış bedeli arasındaki fark dikkate alınarak yargılama giderinin paylaştırılması gerekirken, yazılı şekilde davacı tarafından yapılan toplam 938,20 TL mahkeme masrafının davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 3. bent uyarınca davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükümfıkrasının 5. bendinin hükümden çıkartılarak yerine 5. bent olarak "Davacı tarafından yapılan toplam 938,20 TL mahkeme masrafından 759.78 TL'sinin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan 178.22 TL'nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine" cümlesinin yazılmasına, hükmün HUMK'nun 438/7 maddesi gereğince değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA peşin yatırılan harcın istek halinde davalıya ödenmesine, 1350 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 20.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.