MAHKEMESİ : İstanbul 17. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 30/04/2013NUMARASI : 2012/292-2013/296Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.07.2012 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.04.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A RDava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir. Davalı vekili, ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilmesini talep etmiştirMahkemece, yapılan yargılama sonucu kısa kararda "davanın kabülü ile İstanbul ili, S.. ilçesi, M..Mahallesi, ..ada ..parsel sayılı taşınmazdaki ortaklığın satış sureti ile giderilmesine, satış sonunda elde edilecek paranın muhtesat ve arz arasında oranlama yapılarak taraflar arasında paylaştırılmasına,” gerekçeli kararda ise “Davanın kabülü ile İstanbul ili, S.. İlçesi M..Mahallesi, ..ada.. parsel sayılı taşınmazdaki ortaklığın satış süreti ile giderilmesine, satış sonunda elde edilecek paranın taraflara tapu kaydındaki hisseler oranında paylaştırılmasına, ” karar verilmiş ve böylece kısa kararda, satış sonunda elde edilecek paranın muhtesat ve arz arasında oranlama yapılarak taraflar arasında paylaştırılmasına gerekçeli kararda ise, satış bedelinin taraflara tapudaki hisseleri oranında pay edilmesine karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.6100 sayılı HMKn'n “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere;“Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.” Aynı yasanın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince;“Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”Ve “Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de; “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.”Temyiz edilen gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olduğu görülmüştür.10.4.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verebileceği öngörülmüştür. Bu itibarla gerekçeli karar ile tefhim edilen hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 24.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.