MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDavacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.01.2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 20.09.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:KA R A RDava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır.Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davasını paydaşlardan (ortaklardan) biri veya bir kaçı diğer paydaşlara (ortaklara) karşı açar. Davada bütün paydaşların (ortakların) yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birisinin ölmesi halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. maddesi gereğince; tebligat, yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.Kural olarak taraflara usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmeden dolayısı ile taraf teşkili sağlanmadan yargılama yapılıp karar verilemez.Somut olayda, davacı vekiline davalıların tebligata yarar adreslerini bildirmesi için 01.02.2013 tarihli ön inceleme ve tensip tutanağının üçüncü bendi ile kesin süre verildiği, davacı vekili tarafından 06.03.2013 tarihli dilekçe ile davalıların açık adreslerinin bildirildiği, davalılara belirtilen adreslere çıkarılan tebligatların bila ikmal döndüğü, bunun üzerine mahkemece davacı vekiline 14.06.2013 tarihinde ön inceleme tutanağı ile davalıların adreslerini bildirmesi için yeni bir kesin süre verildiği, davacı vekilinin davalıların ulaşabildiği adresleri bildirdiği ve re’sen araştırma yapılmasını talep ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece, hukuk davalarında taraflarca getirme ilkesi hâkim olduğundan bahisle mahkemenin adres araştırma gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığı, davacı vekilinin kesin süreye uymadığı gerekçe gösterilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de; davacı tarafın davalıların adreslerini bildirdiği bu aşamadan sonra davalıların adreslerinin mahkemece re'sen usulüne uygun olarak araştırılması gerekir.Bu durumda mahkemece, davalıların adres kayıt sistemindeki adreslerinin re'sen tespiti ile bu adreslerine tebliğ yapılması, adres kayıt sisteminde de adresleri bulunamaz ise tapu ve nüfus müdürlüklerine yazı yazılarak, ortaklığın giderilmesi talep edilen tapu kayıtları yazı ekinde gönderilerek davalıların kimlik ve adres bilgilerinin araştırılması, bulunamadığı takdirde bu konuda ayrıca zabıta araştırması yapılması, tüm bu araştırmalara rağmen davalıların adresleri tespit edilemezse kendilerine dava dilekçesi ve duruşma günü ilanen tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın esası hakkında karar verilmesi gereklidir.O halde; yukarıda belirtilen işlemlerin davacı tarafından bizzat yerine getirilmesinin mümkün olamayacağı gözetilmeden davacı vekilinin bilgisi ve iradesi dışında bir hususta kesin süre verilerek verilen sürede ara kararı yerine getirilmediği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulmasına karar verilmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 18.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.