Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8449 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4759 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDavacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.02.2009 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir. Davalılar, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulü ile ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.Hükmü, davalılardan ... temyiz etmiştir.6100 sayılı’...nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan herkes davada taraf ehliyetine de sahiptir. Aynı kanunun 51. maddesine göre de, dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. 4721 sayılı ..nın 9. maddesine göre, fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir. Aynı kanunun 10. maddesine göre de ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.01.1976 günlü ve 477/12 sayılı Kararına göre, davada taraf olma ehliyeti, medeni haklardan yararlanma hakkının bir sonucudur. Kısıtlanan kimse; medeni hakları kullanma ehliyetinden yoksun bulunması nedeniyle her ne kadar kendisi dava açamaz ise de sözü edilen haklardan yararlanma ehliyetini haiz bulunduğundan aleyhine dava açılabilir. Ancak, davalının kısıtlı olduğunun mahkemece öğrenilmesi halinde re'sen kanuni mümessile tebligat yapılması gerekir. Somut olaya gelince; davalı ...’ın kısıtlı olduğu ve vasi olarak kendisine davalılardan ...’ın atandığı dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davada taraf olarak gösterilen davalı ... ile davalılardan kısıtlının vasisi ... arasında menfaat çatışması bulunmaktadır. Kısıtlı ...’ı bu davada temsil etmek üzere bir kayyım tayin edilmesi ve husumetin kayyıma yöneltilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi, diğer yandan davaya konu taşınmazlarda payı bulunmayan davalı ... hakkındaki davanın husumetten reddi gerekirken bu hususun gözetilmemesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. Ayrıca; karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu ve eki tarife uyarınca dava konusu taşınmazların satış bedeli üzerinden binde 11,38 oranında karar ve ilam harcı alınması gerekirken binde 9,9 oranında alınması yönünde hüküm kurulmuş olması da doğru değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 17.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.