Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8448 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 18161 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı tarafından, davalı aleyhine 27.06.2011 gününde verilen dilekçe ile şahsi hakka dayalı elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.10.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: KARARDava, haricen satın almadan kaynaklanan şahsi hakka dayalı elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Davacı, davalının içinde oturduğu daireyi kendisinin 12.08.2010 tarihinde haricen satın aldığını, davalının aynı apartmanda 2 no’lu dairesinin bulunmasına rağmen kendi dairesini kiraya vererek dava konusu taşınmazda ikamet ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, dava konusu dairenin bulunduğu binanın malzemesini kardeşleriyle birlikte alıp binayı birlikte yaptıklarını, davacı olan üvey annesinin dava konusu daireyi babasını kandırarak üzerine aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının zilyetliğinde bulunan dava konusu taşınmaza hiçbir üstün hakkı bulunmamasına rağmen davalının haksız olarak elattığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, taraflar temyiz etmişlerdir.1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacının tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2-Davalının temyiz itirazlarına gelince; Davaya konu 1561 parsel sayılı taşınmazın tapuda taraflarla ilgisi olmayan 3. şahıslara ait olduğu getirtilen tapu kaydından anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, dava konusunun davacının hakimiyet alanına girmesi suretiyle zilyetliğin teslimi mümkündür. Somut olayda, davacı zilyedliği fiilen teslim almamıştır. Bu durumda zilyedliği fiilen teslim almayan davacının, davalının elatmasının önlenmesini isteyebilme olanağı bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davalı tarafa iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.