Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 8448 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5082 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : Adana 4. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 19/12/2013NUMARASI : 2010/1641-2013/1494Davacı tarafından, davalılar aleyhine 16.08.2010 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı A.. B.. tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:K A R A RDava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.Davalı A.. B.. ve I.. D.. , davanın reddini savunmuştur.Duruşmaya katılan diğer davalılar, açılan davaya bir diyeceklerinin olmadığını beyan etmişlerdir.Mahkemece, davanın kabulü ile satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir.Hükmü, davalı A.. B.. temyiz etmiştir.6100 sayılı HMK’nun “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere;“Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.” Aynı yasanın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince;“Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”Ve, “Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de; “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.”Somut olayda, kısa karar ve gerekçeli kararda satış bedelininin dağıtılmasına ilişkin oranların farklı olduğu ve bu şekilde temyiz edilen gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olduğu görülmüştür.10.4.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verebileceği öngörülmüştür. Bu itibarla gerekçeli karar ile hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir.Ayrıca, dosya kapsamında bulunan Adana 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin kesinleşmiş 2012/555 E.-737 K. sayılı ilamına göre davalı T.. G..'ın muris Ö.. G..'ın mirasını reddettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mirası red eden mirasçı yönünden mirasın, kendisi sağ değilmiş gibi hak sahiplerine geçeceği nazara alınarak kanuni mirasçılarının tespiti ile onların da davaya dahil edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususun gözardı edilerek yazılı şekilde taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesi de doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 24.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.